Kıbrıs’ın işgal bölgesinde tenis oynamak da yasak hemşerim

Aziz Şah – 20 sene önce sevgilimle bir kuytuda öpüşüyoruz. Arkadan bir ses geldi:

-“Burası askeri bölge, burada öpüşmek yasahhh hemşerim”…

Meğer birinci derece askeri bölgenin dibindeymişiz…

Sonradan öğrendim Kıbrıs’ın kuzeyi birinci, ikinci ve üçüncü derece askeri bölgelerden oluşur. Bir numaralı idari amir ise muhterem General’dir. “TC Büyükelçisi” dedikleri Sömürge Valisi bile ondan sonra gelir…

Kıbrıs’ın kuzeyi TC’li iki General ile Sömürge Valisi’nden oluşan Üst Koordinasyon Kurulu tarafından yönetilmektedir.

Benim de bir zamanlar tenis oynadığım “askeri bölge”nin içindeki Lefkoşa Şehir Kulübü’nde geçtiğimiz günlerde yapılması planlanan turnuvaya komutan müsaade etmeyince sporcular askeri kontrol noktasından geri gönderildi…

Bilmeyenler için söyleyeyim: Pronto çemberinden yokuş aşağı endiğinizde asker kontrolünden geçerek içeri girersiniz. Muhakkak değişmiştir içerisi, çocuktum son gittiğimde… Tenis topunu çok kaçırdığımızı hatırlarım, ya askerler geri atardı topu ya da biz giderdik almaya korka korka…

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde işini düzgün yapan ender meslek odası yöneticilerinden Şehir Plancıları Odası eski Başkanı Merter Refikoğlu duyurdu “İşgal altında tenis oynamaya çalışmak da zor” diyerek sporcuların askeri kontrol noktasından geri çevrildiğini.

Şehir Plancıları Odası Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki sendikalar ve odalar içerisinde kamusal sorumluluğunu hakkıyla yerine getiren saygıyı hak eden bir kurumumuzdur. Merter Refikoğlu’nun başkanlığından önce de böyleydi, sonra da böyledir. Keşke diğer bütün odalar ve sendikalar Şehir Plancılarımız gibi “çıkar gruplarını” temsil etmek yerine kamusal sorumluluklarını yerine getirse!

Bilirdik ki,

-İşgal altında demokrasi olmaz. Seçim olmaz. İşgalcinin kukla gösterisi olur…

-İşgal altında ifade ve basın özgürlüğü olmaz.

-İşgal altında yargı bağımsızlığı olmaz.

-İşgal altında temel insan hakları olmaz. İşgal rejiminin “bahşettiği” kadar olur…

-İşgal altında şehir plancılığı, mimarlık, mühendislik de olmaz. TC’li müteahhitler vizesiz-kaçak inşaat yapar, siz de müdahale edemezsiniz.

Mühendisliği, mimarlığı ve şehir plancılığını “politika üstü” zannederseniz karşınıza işgal rejimi dikilir. Çünkü işgal altında Kıbrıs Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği yasası ve bağlayıcı tüzük ile kurallarını Ankara tanımaz!

Son yıllarda işgal altında mühendislik de yapılamayacağını yaşayarak öğrendik. Mimarlar Odası, İnşaat, Makine, Elektrik ve Yerbilim Mühendisleri ile Şehir Plancıları Odaları’nın Ankara’nın yasa-tüzük-kurallar çerçevesinde mühendislik yapılmasını nasıl engellediğini ifşaa eden birçok açıklaması var. Jeoloji-jeofizik-geoteknik mühendislerimizin mühendislik yapmasına Ankara müsaade etmedi. İşgal altında mühendislik yapılamayacağını da öğrendik…

-İşgal altında General’in müsaade ettiği yere kadardır herşey…

İşgal altında mühendislik yapılamadığı gibi, meğer işgal altında tenis de oynanamazmış…

Şehir Plancıları Odası eski başkanlarından Merter Refikoğlu kendine has üslubuyla şöyle dedi:

-“Tenis kortlarının en sinir bozucu kısmı, içeriye asker kontrolü ile girmeniz. Oradan her geçişinizde elinde tüfek olan askerlerin kimliğinizi kontrol etmesi, sizi süzmesi, içinizden acaba bugün bir sorun yaşar mıyım sorgulaması ile geçiyor. Yıllardır kullanılan bu kortlar askerden bir türlü ayrılamadı.

Şimdiye kadar yüzlerce kez turnuva düzenleyen Kulübün turnuvasına gelenler kötü bir sürprizle karşılaştılar. Turnuvaya gelen oyuncular askeri kontrolden geçirilmedi ve turnuvaya katılamadı. Nedeni ne mi? Bilmiyorum ancak tahminim komutanın canı sıkkındı, komutan birine kızmıştır, komutan bir askerin yaptığını beğenmemişti gibi askersel sorunlar düşünebilirsiniz.

2023 yılında tenisçilerimizin, gençlerimizin konuştukları konular ne kadar acı değil mi? İşgal altında herşey zor, tenis oynamak spor yapmak da zor”…

İşgal altında şehir plancılığı da yapılamaz, tenis de oynanamaz…

20 sene önceye gittim:

-“Burası askeri bölge, burada öpüşmek yasahhh hemşerim”…

(10 Haziran 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author