Kutlu Adalı’nın yazdıklarını yeniden ve yeniden yazmak

Aziz Şah – Kutlu Adalı öldürülmeden önce yayınlanan son yazısında Türkiyeli yerleşimcilerin tecavüz ettiği şehit kızının duruşmasında Yargıç İlker Sertbay’ın sözlerini aktararak şöyle diyordu:

“Şehit kızına tecavüz edenlere, çok şükür henüz nesli tükenmemiş olan Yargıç ne demiş:

‘KKTC Dingo’nun Hanı değildir…

Sizin yüzünüzden bu toplum rüyasında bile görmediği suçları ve çirkinlikleri görmeye başladı…’

Gerçek şu ki, maalesef KKTC Dingo’nun Hanından daha beterdir.

Bu handa A’dan Z’ye herşey değişmiştir. Değişmeyen saf kalan yalnız yargıçlardır, savcılardır, avukatlardır. Çok yakın gelecekte onlar da Anavatanlaştırılacaklardır. Ve böyle gerçeği dile getiren İlker Sertbay gibi nesli nadir bulunan yargıçların yerinde ‘Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin’ diyen yargıçlar olacaktır”…

Kutlu Adalı’nın öngördüğü herşey oldu. Adalı öldürüldü, AİHM’de açılan Kutlu Adalı davasında davayı üstlenecek Kıbrıs’ta yaşayan Türkçe konuşan Kıbrıslı bir avukat bulunamadı!

“Sopa ve Sıpa” yazısının son satırında “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin diyen yargıçlar” alacak İlker Sertbay gibi yargıçların yerini demişti. Onun da vakti gelecek…

Kutlu Adalı tek bir konuda yanıldı: UBP-YDP koalisyonunun imam hatip okulu açacağını yazmıştı 1 Temmuz 1985’te Ortam gazetesinde. Kıbrıs’ın işgal bölgesine ilk imam hatibi 2013’te CTP açtı…  

1974 istilasından sonra Türkiyeli yerleşimcilerin Kıbrıs’a iskân edilmesinden sonra Kıbrıslılar 70-80 yaşında kadınların tecavüze uğradığını gördü.

2023 yılında ise Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun diyor ki:

-“Bu ülkede artık bir çocuk istismarı sorunu olduğunu kabul etmemiz gerekir”…

Sayın Mahkeme Başkanı’nın “ülke” dediği yer Kıbrıs’ın işgal bölgesidir. Kıbrıs’ın Türkiyeleştirilmiş toprakları.

49 senede Türkiyeli yerleşimci kolonizasyonu Kıbrıs’ı 70-80 yaşındaki kadınlara tecavüzden “çocuk istismarı”na ulaştırdı. 

TC’li yerleşimcilerle röportajlar yapan M. İnanç Özekmekçi’nin “KKTC’de Türkiyeli Göçmenler ve Siyaset” kitabından aktarayım (Gazi Kitabevi, s.121). Özekmekçi’ye Ali Bey isimli yerleşimci anlatıyor 28 Ağustos 2010’da:

“70-80 yaşında kadınlara tecavüz edenler oldu. Mahkemeye gidip, ‘sizi biz kurtardık’ diyenler oldu. Gerçekten pencereler açık yatılıyordu, böyle şeyler yaşanmamıştı. Ben Türkiyeliyim, biz kendimiz yarattık. Her türlü yapılması gereken pislik neyse yaptık, ondan sonra anlayış bekledik. Ondan sonra hep bize kapılar açılsın diye bekledik, baktık açılmadı, ‘ikinci sınıf vatandaşız’ diye başladık bağırmaya, ya da ‘sizi biz kurtardık’ demeye başladık. Devlet dairesinde işimiz olmayınca gittik Elçiyi bulduk. Yani hep devamlı karıştırıcı bir mekanizma olduk. Yani bu şartlarda bir toplum varsa, sen de sevmezsin”…

İyi ki yapmış Özekmekçi Türkiyeli yerleşimcilerle bu röportajları. Yerleşimciler kendinden olan Türk’e böyle ‘içten itiraflar’da bulunur ancak. 

Özekmekçi’ye Duran Özer ise şöyle diyor 23 Temmuz 2009’da Kıbrıslı-Türkiyeli evlilikleri konusunda:

“…Geldi adam mesela birinin kızı var, gitti kızını istedi, nişan yaptı. Arkasından memlekette karısı olduğu ortaya çıktı. Bazı soğukluklar böyle yaratıldı… Kıbrıs’ın halkı ilk geldiğimiz zaman kimin evine kız istemeye gittiğimizde hiç yok demiyorlardı, veriyorlardı. Bir tanesi Lefkoşa’da nişanlanmış bir kızla, kızla üç sene kaldı beraber, üç sene sonra kızı bıraktı gitti, verdiği adres de yanlış, arkasından gittiler bulamadılar da, ‘böyle bir kişi yok buralarda’ demişler”…

Böyle hikâyeler çok dinledim Kıbrıslılardan, hatta bekar zannedip evlenerek Türkiye’ye götürülüp “kuma” yapılan kadın hikâyeleri de dinledim. “Kuma” olanlar döndü geri Kıbrıs’a…

“Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımı”nın böyle başladığını vurguluyor Özekmekçi’ye konuşan bazı yerleşimciler. Senelerce bu konuları açık bir şekilde yazan olmadı. Bir tek Kutlu Adalı yazardı, bu yüzden öldürüldü. “Irkçı” diye suçlanmamak için herkes sustu! Bir tek Kutlu Adalı “ırkçı” diye suçlanmaktan korkmadı, onu da Türk ırkçıları öldürdü…

Yarın 6 Temmuz 1996, Kutlu Adalı’nın ölüm yıldönümü…

“Gideyim buralardan diyorum. Selamsız kalmaktan korkuyorum” demişti. Adalı’nın yazdıklarını yazdığımız için biz “selamsız” kaldık…

(5 Temmuz 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author