Türkiye ve İsrail: Bekçi kulübesinde demokrasi olmaz

Aziz Şah – Tarihte bir ilk olmalı: İsrail polisi İsrailli yerleşimcileri iştahla dövüyor.

Filistin topraklarını işgal eden Siyonist rejimin polisleri Netenyahu’nun “adalet reformu”nu protesto eden işgalci Siyonist yerleşimcileri dövüyor…

Bir süre önce bir savaş pilotunun röportajını izlemiştim. Mayıs ayında Gazze şeridinde Filistinlilerin evlerini bombalayan savaş pilotlarından biriydi. “Boş vakitleri”nde Netenyahu’nun “adalet reformu”na karşı demokrasi mücadelesi veriyordu…

Filistin’deki işgale ve yerleşimci sömürgeciliğine karşı yazdığı kitaplarla mücadele eden “İsrailli” sosyalist tarihçi Ilan Pappe şöyle diyor:

“Sol görüşlü olanlar da dahil olmak üzere İsrailli Yahudiler, geçen haftanın büyük bir bölümünü yemeklerini yerken televizyon ekranlarında hava kuvvetlerinin Gazze Şeridi’ndeki evleri yerle bir ettiği görüntüleri tekrar tekrar izleyerek geçirdiler. Bu grotesk şiddete katılan pilotlardan bazıları, sağcı İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu tarafından sunulan yargı reformuna karşı protesto hareketinin bir parçası olduklarını gururla belirten pilotlarla aynı kişilerdi. Hakikaten de ‘demokratik bir hareket’.

Bunu İsrail medyasında işitilen yorumlarla birleştirdiğinizde İsrail’in hasta ve tehlikeli bir ulus haline geldiği sonucuna varabilirsiniz. Bu mesajın dünyanın dört bir yanındaki politik sistemlerin en tepesine, esasında her topluma, her yere açıktan yayılması gerekiyor”…

İsrail örneği tipik bir örnektir. Başkalarına ait toprakları silah zoruyla gasp ederek orada demokratik bir rejim kuramazsınız.

Yerlileri silah zoruyla evlerinden ve topraklarından kovarak, tarım arazilerini iskâna açarak ve zeytinliklerini sökerek şehirler inşa edip, işgal edilmiş topraklar üzerinde huzurlu bir şekilde yaşayamazsınız. İşgal rejimi eninde sonunda işgalci yerleşimciyi de vuracaktır…

Sömürgeleştirme, imha, asimilasyon, soykırım ve etnik temizlik üzerine kurulu, sürekli olarak “düşman”la yaşayan bir işgal rejiminin şiddeti eninde sonunda “içindekiler”e dönecektir.

İşgal edilmiş topraklarda demokrasi ve özgürlük olmaz…

İşgal edilmiş topraklarda “medeni” yerleşimci olmaz…

İşgal rejimi ve yerleşimciler vahşidir.

Siz bir Yahudi olarak New York’ta yaşarken New York’taki hayatınızı bırakıp işgal edilmiş Filistin’e taşındığınız andan itibaren, başkasının evinde ve toprağında işgalci olmayı “göze aldığınız” anda “şiddet”in parçasısınız.  

Marx boşuna, “Başkasını ezen bir ulus asla özgür olamaz” demedi…

Ne işgal edilmiş Filistin’de ne işgal edilmiş Kıbrıs’ta “demokratik bir düzen” kurabilirsiniz. İstisnasız herkes işgali savunsa bile, işgal rejimi her zaman olağanüstü hâl rejimi olarak kalacak. Başkasına ait topraklarda Kıbrıs’ta ve Filistin’de “modern tarihin en uzun işgalleri”ni sürdürmenin bir bedeli vardır. Çünkü işgal rejimi yayılmak zorundadır…  

“Güvercin” Siyonist Şimon Peres, “Artık esnek sınırlara ihtiyacımız var, katı, geçirimsiz sınırlara değil” derken, “Şahin” Siyonist Ariel Şaron, Peres’in sözünün mantığını açıklar:

-“Onlara söyledim: Yerleşim yerlerinizin etrafını tel örgüyle çevirmeyin. Tel örgü koyarsanız, genişlemenize de sınır koymuş olursunuz. Bize ait yerlerin değil, Filistinlilerin etrafına tel örgü örmeniz gerekiyor”…  

Bu yüzden Batı Şeria’da İsrail ne yapıyorsa, Derinya’da Türkiye onu yapıyor. Bu yüzden 1948’de etnik temizlikle evlerinden kovduğu Filistinlilerin çocuklarının ve torunlarının yaşadığı Cenin Mülteci Kampı’na saldırdı İsrail 2023 yazında. Bu yüzden 1974’te istila edip insansızlaştırdığı Varoşa (kapalı Maraş) ile Yeşil Hat’tın arasına Derinya’da İsrail tipi yerleşim birimi kuracağını açıkladı Türkiye…

Çünkü işgal kanserdir, Peres’in ve Şaron’un dediği gibi işgal yayılmak zorundadır.

Uluslararası toplumun gözü önünde Filistin’de ve Kıbrıs’ta modern tarihin en uzun işgallerini sürdürüp haydut rejimleri ayakta tutmanın bir bedeli vardır: Bekçi köpeği olmak.

İsrail ve Türkiye, Filistin’de ve Kıbrıs’ta sürdürdüğü işgalin “görmezden gelinmesi”ni istiyorsa bekçi köpeği olmak zorundadır, bekçi kulübesinde de demokrasi olmaz.

2006’da İsrail Lübnan’ı işgale kalkıştığında General Moshe Dayan, “İsrail azgın bir köpek gibi olmalı: rahatsız edilemeyecek kadar tehlikeli” diyordu…

Türkiye ve İsrail Kıbrıslılara ve Filistinlilere ait toprakları işgal ettiği sürece bekçi köpeği olarak “uluslararası toplum”a diyetini ödeyecek.

(26 Temmuz 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author