İnsan hiç hırsızdan kendi malını satın alır mı?

Aziz Şah – Bayraktar ve Ömerge camilerini bombalayıp “Rumlar yaptı” diyen Özel Harpçilerden beri hiçbir şey değişmedi…

Ekranda Kudret Özersay’ı izlerken tam da bunu düşündüm: 1974’te Türkiye tarafından işgal edilmiş ve Türkiyeli yerleşimcilere dağıtılmış kendilerine ait toprakları Rumlar yabancı şirketler üzerinden satın alıyormuş!

Ne aksi tesadüf ki yabancılara mal satışı askeri istihbarat Sivil İşler’in denetimindedir.

Bizzat Kudret Özersay 2020 Ocak’ında, kendisine yabancılara satılan malları soran gazeteciye, “İsraillilere mal satarken Sivil İşler’e soruyoruz” demişti…

-Rumların kendilerine ait mallara milyonlarca Sterlin vererek işgalcilerden satın aldığını iddia ediyor Özersay…

Bay Kudret’i dinlerken, “Ne kadar enayiymiş şu Rumlar!” dedim içimden… Ama Kıbrıs Cumhuriyeti liderliğinin bu “enayiliği” yapacak kadar bile aklı yok!

Annan Planı’ndan beridir kesintisiz yağmalanıyor Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ait kamu arazileri ve Rumlara ait özel mülkler.

1974 istilasından sonra Kıbrıs’a yerleştirilen Türkiyeli yerleşimcilere Rumların evleri ve arazileri dağıtıldı. Ancak DP-CTP’nin 1994’te İTEM Yasası’nda yaptığı değişiklikten sonra yerleşimcilerin Rum mallarını satabileceği “tapu”ları oldu. Rumlara ait arazilerdeki inşaat furyası –yerleşimci kolonizasyonunun ikinci evresi- 19 senelik bir meseledir.

Siz bu 19 senede Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ni ihlal ettiği için Türkiye aleyhine uluslararası mahkeme, Birleşmiş Milletler, Avrupa kurum ve teşkilatları aracılığıyla siyasal ve hukuki bir mücadele başlattığını duydunuz mu?

Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ne göre işgal altındaki topraklarda kalıcı yerleşim birimi kurarak toprakların statüsünü kalıcı bir biçimde değiştiremezsiniz. Devletsiz Filistinliler bunun mücadelesini veriyor, devleti olan Kıbrıslılar ise uyuyor!

Bu yüzden Kudret Özersay’ın, Rumların yabancı şirketler üzerinden kendi topraklarını satın aldıklarını söylemesi utanılacak bir trajikomedidir!

Yüreğimi avuçlarına almış sıkıyorlar topraklarımız yağmalandıkça. Onlarca Türkiyeli şirketin ve federalist/taksimci partileri finanse eden bir avuç yerli müteahhidin betonunda boğuluyor toprak… Verimli arazilerin üzerine dökülen beton yetmezmiş gibi, yüz milyonlarca Sterlinlik projeleri altyapısız inşa ediyorlar. Vurgununu vuran vuracak. Sonuçta yabancılara “3 konut hakkı”nı Tufan Erhürman-Kudret Özersay-Cemal Özyiğit-Serdar Denktaş vermişti. “4 konut hakkı”nı ise Ersin Tatar-Kudret Özersay…

İşgal rejimi kamucu bir otorite olamaz. Altyapı kurmak kamucu planlama işidir. İşgal rejimi vurguna bakar! Kıbrıs’ın işgal bölgesinde elektrik ve kanalizasyon altyapısını planlayacak bir kamu otoritesi olmadığı için ortaya terk edilmiş milyonlarca Sterlinlik projelerin çıkması kaçınılmazdır!

Deniz sizin bokunuzu nereye kadar emecek?

AKSA nereye kadar plansız artan nüfusa “elektrik planlayacak”?

Aylık 3000 Sterlin kira verip kanalizasyonsuz “şehir”de nereye kadar yaşar yabancı zenginler?

Evet, Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ne tecavüz ederek Trikomo’ya inşa edilen “premium proje”lerden birinde 1+1’in aylık kirası 3000 Sterlin. Vurgunu vuran vuracak, geriye Trikomovid hastalığı ve lağım fareleri kalacak…

Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ait kamu arazilerinin ve Rumlara ait özel mülklerin yağmalanması yalnızca Dördüncü Cenevre Sözleşmesi bağlamında bir savaş suçu değildir. Kapitalizmin yarattığı iklim krizinin ortasında tarım arazilerinin her metre karesinin bu kadar “stratejik” olduğu bir çağda tarım arazilerine beton dökmek eko-kırımdır. Kültürel soykırım ve eko-kırım çift başlıdır bu coğrafyada…

Bay Kudret’i izliyorum ekranda. Çok iştahlı konuşuyor. 1974’te Türkiye’nin çaldığı/gasp ettiği kendilerine ait toprakları yabancı şirketler aracılığıyla Rumların satın aldığını söylerken utanmıyor…

Toprak Rumlara ait! Rumların kendi arazilerini satın aldığını söylerken utanmıyor. Bunun bir tehlike olduğunu söylüyor…

1974’ten sonra 32/1975 ve 33/1975 no’lu yasalarla Rumları ve Ermenileri “yabancı” ilan edip mallarına “İmar İskân ve Rehabilitasyon Bakanlığı” adına el koydu işgal rejimi. Aynısını işgal altındaki Filistin’de Siyonist haydutlar yaptı: Filistinlileri “mevcut olmayanlar”/yabancı ilan ederek mallarına el koydu!

Bilinenin aksine Filistinliler mallarını satmadı ama Kıbrıs’ın işgal bölgesinde işgalci Türkler Kıbrıslılara ait malları satıyor…

Kudret Özersay gibiler ise Rumların kendi mallarını işgalcilerden satın almalarından korkuyor!

(18 Ağustos 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author