Kıbrıslı bir avukatın “bireysel suçu”nu Türkiye neden sahiplendi?

Aziz Şah – Büyük gün geldi çattı. İtalya’da tutuklanan avukat Akan Kürşat’ın tam olarak ne ile suçlandığını yarın öğreneceğiz…

Bir avukat bir suç işleyebilir. Dünyanın her yerinde her milliyetten avukat suç işleyebilir. Suç işleyen avukatı “milli kahraman” gibi sahipleniyorsanız, o suç bireysel bir suç olmadığı içindir!

Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı Kıbrıslı Türk bir avukatın “bireysel suçu” için neden seferber edilir TC hariciyesi?

-Suç bireysel olmadığı için!

Kürşat’ın yılbaşı gecesi Roma’da kaldığı otelde tutuklanmasından bir hafta sonra –Kıbrıs Postası’nın yazdığına göre- Silihtar’da “çok gizli” bir toplantı yapıldı bu “milli kahraman”a sahip çıkmak için…  

İki olası suç var: Rum mallarının gaspı ve suç gelirlerinin aklanması.

Eğer okunacak olan dava sadece suç gelirlerinin aklanması bağlamında olursa Türkiye bayram edecek.

Silihtar’daki “çok gizli” toplantıdan sızdığına göre, Kürşat’ın İtalya’da yargılanması ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne teslim edilmemesi için herşeyi yapacak Türkiye. Kendi açısından en iyi ihtimal budur işgal rejiminin…

Tam bir kara mizah:

Akan Kürşat bir Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşıdır. Ama Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşının Kıbrıs Cumhuriyeti’ne teslim edilmesini önlemeye çalışıyor…

“Kıbrıs Postası”nın haberine göre, Silihtar’daki toplantıda Başsavcı Sarper Altıncık, Tufan Erhürman, Ersin Tatar ve işgal valisi Metin Feyzioğlu vardı.

İtalyan yargısının Kıbrıs Cumhuriyeti’nin talebini reddetmesini sağlama yönünde hukuki mücadele verilecekmiş. Amaç Kürşat’ı kurtarmak değil, Türkiye’yi kurtarmaktır. Kürşat’ın Kıbrıs Cumhuriyeti’ne teslim edilmesini önlemektir birinci amaç…

İşin içine bizzat “TC Büyükelçisi” Metin Feyzioğlu, yani TC Devleti girdi…

O zaman sormamız gerekiyor:

-Akan Kürşat bir avukat olarak bir suç işlediyse, “bireysel” olarak işlemedi mi? Neden koskoca Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıslı bir avukatın avukatlığına soyundu?

Kıbrıslı yurtseverler İstanbul’da tutuklanır ve deport edilir Türkiye Cumhuriyeti tarafından…

Europol’un tutukladığı Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşını ise İtalya’dan kurtarmak için Türkiye seferber oldu…

Türkiye, Kıbrıs meselesinde o noktaya geldi ki bir Kıbrıslı Türk avukatın kara para aklamayla suçlanması bile artık “en iyi seçenek”tir… Çünkü Türkiye’nin silah zoruyla gasp ettiği Rum mallarının satışıyla ilgiliyse bu dava, Kıbrıs sorununun doğasını değiştirecek niteliktedir bu!

Kaldı ki Kürşat’a sadece kara para aklama suçlaması getirilse bile, satılan Rum malları meselesi açık yara olarak duruyor ortada. Cerrahını bekliyor…

Girne’de, Karpaz’da, Trikomo’da, Mağusa’da, Omorfo’da arazisinin üzerine inşaat yapılmış bir Rum mal sahibinin açacağı davaya bakar çıkarılacak tutuklama emirleri!

İşgal bölgesinde herhangi bir şirketin Kıbrıslı Rum mallarına yaptığı inşaatlar her an Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemelerinde davalık olabilir. Rum mal sahibi gider mahkemeye, arazisinin tapusunu koyar, üzerine inşaat yapan şirketin adını verir, o araziyi satan Kıbrıslı Türk veya Türkiyeli kimse, aracılık yapan avukat kimse, inşaatı yapan hangi şirketse ve konutların satışını kim yaptıysa hepsi hakkında tutuklama emri çıkarılır.

Tek bir Rum mal sahibinin şikayetine bakar sahte tapuyla Rum malı satanların, inşaat şirketi yöneticilerinin, avukatların ve emlakçıların tutuklanması…

Kıbrıs Cumhuriyeti Ceza Yasası 2006’da bunun için değiştirildi ve Avrupa Birliği Adalet Divanı 28 Nisan 2009’da aldığı kararla Kıbrıs’ın işgal bölgesinde işlenen suçlarda Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemelerini yetkili kıldı.

Ne istediğinizi bilir misiniz siz, sevgili Kıbrıslı Türkler?

Avrupa Birliği vatandaşı olarak yaşamak istersiniz ama hukukundan zerre haberiniz yoktur. AB vatandaşı olmayı Euro kullanmak zannedersiniz…

Yarın büyük gün!

İtalyan mahkemesinin Akan Kürşat’ı yargılanmak üzere Kıbrıs Cumhuriyeti’ne teslim etmemesi için çok uğraşacak Türkiye.

Ancak ABAD’ın 2009’da aldığı karar ortada: Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki sivil ve ticari konularda Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemeleri yetkilidir.

(15 Ocak 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author