Aziz Şah – 21/02/2024
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in kişisel temsilcisi Cuellar geldi gitti. Geldiği gün Tatar’ın basın açıklamasını izledim. Ardında da Diyanellos’ta Tahsin Ertuğruloğlu ile Doğuş Derya arasındaki atışmayı…
Tatar Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “fonksiyonel bir federasyon” olduğunu söyledi.
Uluslararası literatürde “fonksiyonel federasyon” diye bir kavram yoktur.
Kıbrıs Cumhuriyeti tipik bir KONSESYONAL DEVLET’tir. İngilizce akademik yazında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ve Anayasası’nın konsesyonal yapısını inceleyen çok ciddi kitaplar ve makaleler vardır.
Kıbrıs Cumhuriyeti bir federasyon değildir, üniter konsesyonal bir devlettir. Ekonomik olarak da tripartisttir; hükümet-işveren-sendika bütünleşmesidir tripartizm.
Nedir konsesyonalizm? Farklı etnik-dinsel grupların olduğu ülkelerde bir arada yaşama ve yönetme yetisini oluşturmak için kullanılan bir sistemdir.
-“Kavga etmeyin! Etnik kabilecilik ve mezhepçilik yapacaksınız diye üç günlük dünyayı zehir ettiniz kendinize” der Konsesyonalizm!
Lübnan ve Kıbrıs Cumhuriyeti en klasik örnekleridir konsesyonalizmin.
Ne deriz hep?
-“%18 nüfusla Kıbrıs Cumhuriyeti’nde her şeyin %30’una ortağız”.
İşte bu konsesyonalizmin tipik kota sistemidir.
Lübnan’da 18 cemaat var. Maruniler, Grek Ortodokslar, Grek Katolikler, Sünniler, Şiiler ve Dürziler arasında Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki gibi nüfusa oranla temsiliyet sistemi vardır.
Çoğunluk egemenliğine karşı müzakereci ve dengeleyici çoğulcu bir demokrasi anlayışıdır bu. Parçalı toplumlara parçalanmadan bir arada yaşamayı öğretir…
18 etnik-dinsel cemaatten oluşan, uzun bir iç savaş ve iki kez İsrail işgali yaşamış olan Lübnan bugün tek bir parçaysa konsesyonalizm sayesindedir. Daha doğrusu, Lübnan’ı oluşturan 6 büyük cemaatin liderliklerinin iradesi sayesindedir. Müzakere ile dengeyi korudular…
Çoğunluğun egemenliğine karşı çeşitli aparatlar sunar konsesyonalizm. “Azınlık vetosu” bunlardan biridir: Dr. Küçük’ün veto hakkı işte!
1960’tan 1963’e Kıbrıs Cumhuriyeti’nin vergi yasası çıkarmasını engelledi Kıbrıs Türk Liderliği “azınlık vetosu” hakkını kullanarak…
Müzakere ve denge üzerine kurulu bir sistemde 3 sene vergi yasasını bloke ederseniz, sonra da YÜRÜRLÜKTE VERGİ YASASI OLMADIĞI İÇİN GELİRİ OLMAYAN DEVLET’ten para isterseniz tabii ki kavga çıkar!
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunun üzerinden 64 sene geçti. Devletin yapısı üzerine hiçbir fikri yoktur Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüşü savunanların bile…
Kıbrıs Cumhuriyeti üniter konsesyonal bir devlettir, ekonomik olarak da tripartisttir.
***
Cuellar’ın gelişinden sonra KKTC meclisinde Tahsin Ertuğruloğlu ile Doğuş Derya’nın atışmasını izledim ekranda.
Ertuğruloğlu, Kıbrıslı Türklerin Yeşil Hat Tüzüğüyle ticaret yapmasına bile karşıdır. AB’nin havucu olarak görüyor bu ticareti…
Samimi bir şekilde KKTC var olsun, gerisi önemli değil diyor.
Varlığımız Türk varlığına armağan olsun…
Narenciye dalında kaldığı için mutlu mudur Tahsin Bey?
Doğuş Derya diyor ki ona,
-“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olduğumuz için doğalgazdan pay istiyoruz diyerek ikiyüzlülük yapıyorsunuz”…
Çok doğru!
Ama Doğuş Derya üç iskemlede birden oturur: KKTC’de oturur, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılarak federasyon kurulmasını ister ama yıkılmasını istediği Kıbrıs Cumhuriyeti’nden de “hak” ister…
3 iskemlede birden oturamazsınız!
Cuellar’ın geldiği gün mecliste yaptığı konuşmada, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristodulidis’in Kıbrıslı Türklere yönelik 14 maddelik paketini “Eksik buldum” diyor Doğuş Derya…
Derya’nın Hristodulidis’ten talebi şu:
-“Özel sektörde ve kamuda Kıbrıslı Türk gençlere kota ayrılsın”…
Üniter konsesyonal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “kota sistemi”ni mi talep ediyorsunuz?
%18 nüfusla her şeyin %30’una ortak olduğumuz 1960 anayasasındaki gibi mi?
-Kıbrıslı Türk gençler Kıbrıs Cumhuriyeti’nde memur olsun ama KKTC ilelebet yaşamaya devam etsin…
Memurların kazanılmış hak cenneti KKTC varlığına devam edecek… KKTC’de memur olamayan gençler de Kıbrıs Cumhuriyeti’nde memur olacak!
Alemin akıllısı sizsiniz?
Kuzeyin “efendi”si, güneyin “ortağı” mısınız?
KKTC’de memur olamayan Kıbrıslı Türk gençler Kıbrıs Cumhuriyeti’nde memur olsun. Varlığımız memurların kazanılmış haklarına armağan olsun!
Ne mutlu memurum diyene!
(21 Şubat 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)
