Sanal bet sitelerinden farkı nedir “apartman üniversiteleri”nin?

Aziz Şah – 14/04/2024

Türk sömürge idaresinin en büyük başarısı işgal altındaki bölgede herkesi kendisine suç ortağı yapmasıdır.

Herkesin suçlu olduğu yerde kimse suçlu değildir!

Kıbrıslıtürkler neden ayağa kalkmıyor, anlamadınız mı hâlâ?

Ayağa kalksalar üzerlerinden çirkef akacak!

Nasıl savundu Kıbrıs Türk Barolar Birliği Rum mallarının yağmalanmasını?

-KKTC yasalarında suç değildir!

Rum mallarının yağmalanmasından sahte diploma skandalına kadar her gözeneğinden “suç ortaklığı” fışkırıyor Türkçe konuşan Kıbrıslıların.

Askerden polise, bütün bakanlıklardaki memur ve bürokratlardan öğretmenlere kadar master ve doktora kuyruğuna girdi herkes.

Şirketler mukayyidi Çelebi Ilık görevden alındı ama yerine atama yapılamadı, kooperatifler başsız kaldı, çünkü sahte diploması olmayan parti militanı bulamıyorlarmış atayacak…

Herkes suçluysa kimse suçlu değildir!

Soruşturmayı polis başlatır, dosya polisten çıkmadığı sürece görülemez. İlk günden beridir polis teşkilatında sahte diploma ile rütbe alanlar olduğu iddia ediliyor. Kim kimi soruşturacak?

Eğitim Bakanlığı’ndaki bürokratlar apartman üniversitelerini mi soruşturacak? Onların içinde de master ve doktoralılar var! Kendi diplomalarının sahte olup olmadığını mı soruşturacaklar?

Herkes suçluysa kimse suçlu değildir!

KKTC’yi içindeki her şeyle feshetmekten başka çare yoktur. Keşke sadece devlet ve diplomalar sahte olsaydı, insanlar da sahte…

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönelim, desek… Dönecek toplum kalmadı, o da sahte!

“KKTC yasalarına göre Rum malı yağmalamak suç değildir” der Barolar Birliği…

Avukat-müşteri kendi arasında sözleşme yaparak %51 hissesini “KKTC vatandaşı” üzerinde gösterip her türlü şirket kurarak ticaret yapılabilir. Kimse paranın kaynağını sormaz ve sözleşmenin doğruluğunu sorgulamaz. “KKTC hukukunda yasaldır” çünkü…

Faiz Sucuoğlu boşuna mı “Tanınmamışlığın avantajlarından yararlanalım” dedi?

Tüp bebek merkezlerinden başlamak üzere kim yararlanmıyor bu “avatajlar”dan?

Askerinden polisine bütün bakanlıklardaki memurlardan bürokratlara herkes “sahte diploma” zanı altında. Şirketler mukayyitliğine atayacak gerçek diplomalı bir parti militanı bulunamıyor!

Herkes suçluysa kimse suçlu değildir. Sadece basdiştir suçlu…

Peki, bu apartman üniversiteleri nereden çıktı? İlk sahibi kimdi, son sahibi kimdir, arada kaç kez el değiştirdi? El değiştirirken para nasıl transfer edildi? Çantayla mı geldi paralar, kara para mıydı, banka kredisi miydi? Apartman üniversitelerinin “tabela”larını alıp satarak para mı aklandı, sisteme kara para mı sokuldu? Rum malı satarken yapılan yediemin sözleşmeleri gibi iki kişi arasındaki gizli sözleşmelerle mi devredildi apartman üniversitelerinin “tabela”ları?

1990’larda kumarhaneler taşındı Türkiye’den buraya, sonrasında sanal bet ve bahis siteleri ve apartman üniversiteleri…

AKP iktidara geldiğinde 5 üniversite vardı Kıbrıs’ın işgal bölgesinde: DAÜ, LAÜ, YDÜ, GAÜ ve UKÜ. Şu anda 36…

31 apartman üniversitesi nasıl geldi Kıbrıs’ın işgal bölgesine?

Kıbrıslılar birbirinden nefret ettiği ve herkes birbirinin kuyusunu kazdığı için, memurların barem artışı için aldığı sahte diplomalar ve 34 bin TL’lik rüşvet basdiş konuşuluyor sadece.

Türkiye’den kumarhaneler neden Kıbrıs’ın işgal bölgesine taşındıysa apartman üniversiteleri de o yüzden taşındı.

Oto galeriler neden açılıyorsa apartman üniversiteleri de o yüzden açılıyor!

Sahte diploma skandalının “memurların kazanılmış hakları” ile alakası yoktur.

Bir kez daha işgal rejimi, memurları kendine kalkan yaptı!

İşte bu yüzden Türkiye her türlü pis işine Kıbrıslı Türkleri ortak etti, suç ortağı…

Ayağa kalksanız, götünüzden bok akacak, çünkü götünüz boklu…

İtiraz etseniz, “Hus’ol be da senin da açığın var” diyecekler size…

O yüzden aklınızı basdişle yediniz!

AKP iktidara geldiğinde 5 üniversite vardı: DAÜ, LAÜ, YDÜ, GAÜ, UKÜ…

Bir Mağusa’da, bir Lefke’de, iki Lefkoşa’da, bir tane de Girne’de… Bunlar bile fazlaydı, o zaman da diploma satılıyordu!

Sanal bet sitelerinden ne farkı var 31 apartman üniversitesinin?

Ayağa kalkmayın sakın, daha fazla bok akıtmayın ortalığa…

(14 Mart 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author