1974’te Kıbrıs’ın tamamını alsanız 506 bin insanı hangi çukura dolduracaktınız? 

Aziz Şah – 22/03/2024

Tayyip Erdoğan, 4. Kolordu Komutanlığı’ndaki iftarda askerlere şöyle dedi:

-“Tüm baskılara rağmen, şayet Türkiye’nin müdahalesi olmasaydı, bugün ne KKTC olurdu ne de Kıbrıs Türkleri kalırdı. Hatta belki de güneye yüklenmiş olsaydık, bugünün bir evladı olarak söylüyorum, artık güney-kuzey diye bir şey kalmaz, tamamen Kıbrıs bizim olurdu”…

O kadar çok duyduk ki bu lakırdıları 50 senedir!

-Türkiye, 1974’te Kıbrıs’ın tamamını neden istila edemedi?

Çünkü NATO çizdi sınırı!

1968-1974 döneminde Denktaş-Klerides ve Yunanistan temsilcisi Dekleris ile Türkiye temsilcisi Prof. Orhan Aldıkaçtı arasında yapılan müzakerelerde “Kıbrıs sorunu” çözüldü!

16 Temmuz’da Kıbrıs sorununun çözüldüğü açıklanacaktı. Karara varıldı…

15 Temmuz’da Amerikan köpeği Yunan Cuntası darbe yaptı.

15 Temmuz’dan 20 Temmuz’a kadar tek bir Kıbrıslı Türkün burnu bile kanamadı. İlk kurşun 20 Temmuz’da sıkıldı. Türk ordusu çıkarmaya başlayınca Lefkoşa’da Ecvet komutan vuruldu…

NATO, Türkiye’ye Mağusa-Lefke hattında bir çizgi çekti…

Cemal Abdül Nasır’ın verdiği İkinci Cihan Harbı’ndan kalma bozuk silahlarla savaşan Rumlara karşı verilen sürede alamadı Türkiye Kıbrıs’ın 3’te 1’ini bile!

Kissinger “ABD açısından Türklerin adanın üçte birini almalarında bir sakınca yoktur” dedi. O kadar müsaade ettiler size…

Kıbrıs’ı ve Yunanistan’ı kana bulayan CIA’nın “Gölge General”i Dimitrios İoannidis 20 Temmuz’da Türk ordusunu Kıbrıs’a çıkarıp görevini tamamladıktan sonra askerler tarafından devrilir ve ömrünü cezaevinde geçirir. Cezaevinde gebermesinden sonra yayınlanır kendisi ile yapılan son röportaj 2010’da:

-“Joseph Sisco ve Kissinger tarafından kandırıldım” der Kıbrıs’ın yarısını Türkiye’ye hediye eden Ioannidis!

Tamamını mı alacaktınız Kıbrıs’ın, Bay Erdoğan? Öyle mi anlattı size Necmettin Erbakan?

Harekâtı durdurmak zorunda kaldınız, size tanınan sürede işgal etmeniz gereken yerleri işgal bile edemediniz.

NATO’nun size işgal etmeniz için çektiği Mağusa-Lefke hattına kadar alamadığınız için ikinci bir harekât yapmak zorunda kaldınız 14 Ağustos’ta. Kıbrıslı Türklere yönelik ilk katliam da 14 Ağustos’tan sonra oldu siz Mağusa-Lefke hattını birleştirmeye çalışırken…

İkinci Harekât’tan iki gün sonra Mehmet Ali Birand ‘Diyet’ kitabında 16 Ağustos 1974’te şöyle yazar:

-“Güvenlik Konseyi’nin 2’nci harekâtla ilgili ateşkes kararını almasının 48 saat gecikme nedeni, başta karar tasarısı sahibi Fransa olmak üzere, Batılı ülkelerin ‘Türk harekâtının tamamlanması’nı beklemeleriydi. Kulislerde, gizlice Türk daimi delegesi Osman Olcay’a, “Hâlâ Magosa’yı alamadınız mı?” sorusu soruluyor ve “Ne bitmez 20 kilometreymiş bu?” diye de takılınıyordu.

Batı, Ada’nın iki NATO üyesi arasında kesinlikle bölüşülmesinden memnundu. Ancak bu oyunun, yine Batı açısından iki yerine tek perdede oynanması gerekiyordu. Şimdi görünümü kurtarabilmek için, ikinci harekâtı ‘cezalandırmak’ zorundaydılar. Bu, dıştan bakıldığında çelişki gibi görünen, ancak kendi içinde bir mantığı olan ve genel kurallara uyulup hata ve beceriksizlik kabul etmeyen bir oyundu.

Başlanmış ikinci harekâtı yarıda kesmenin çıkaracağı başka karmaşık durumlar yerine, 48 saat daha bekleyip işin tamamlanmasını sağlamak daha tutarlı değil miydi? Nasıl olsa Ankara beceriksizliklerinin bedelini ödeyecekti.

Nihayet 16 Ağustos sabahı Güvenlik Konseyi oy kullanabilecek duruma geldi. Bir başka deyimle, Türk birlikleri Magosa-Lefke hattını tuttular ve şehri aldılar”…

***

Biz bunları yazmaktan sıkıldık. NATO emretti, siz de işgal ettiniz, bu kadar…

Esas benim merak ettiğim şudur:

1974 istilası sırasında 180 bin Kıbrıslı Rum yollardaydı, 20 bin kişi de Karpaz ve Girne’de kısılı kalmıştı. Sonra o 20.000 kişi peyderpey  kovuldu.

Kovulan 200.000 kişi Kıbrıs’ın özgür bölgesine gittiler. Erdoğan’ın hayal ettiği gibi, Türkiye Kıbrıs’ın tamamını istila etmiş olsaydı 506 bin Kıbrıslı Rumun hepsini öldürecek miydiniz?

“1974’te Kıbrıs’ın tamamını alabilirdik” diyorsun 50 senedir, ey Türkiye!

506 bin insanı hangi çukura dolduracaktınız?

(22 Mart 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author