“Bütün pis işleri biz yaptık, bize biraz nefes alanı verin”

Aziz Şah – 27/03/2024

Kıbrıs’a işgal valisi olarak atanan ama vali olmayı kendisine yediremeyen ilginç bir karakterdir Kaya Türkmen. Bu kadar açık sözlü bir adam nasıl diplomat olmuş, şaşıyorum!

6 ay kalabildi Türkmen Kıbrıs’ta. Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Cemil Çiçek açık açık sömürge diyordu Kıbrıs’ın kuzeyine, Kaya Bey ise sömürge muamelesi yapmayı reddediyordu!

Türkmen de, “Ulan beslemeler, stratejik çıkarımız var” dese, emekli olana kadar Kıbrıs’ta kalacaktı…

Sayın Türkmen’in İrsen Küçük’le arasında geçen bir diyalog günümüze ışık tutuyor…

Bütçe açığını konuşurken Küçük şu minvalde konuşuyor Kaya Bey’e:

-“Bütün pis işleri biz yaptık, bize biraz nefes alanı verin”…

(Devlet Terbiyesi, Kaya Türkmen, Siyah Beyaz Yayınları, s. 197)

UBP’den CTP’ye DP’den TKP-TDP’ye Kıbrıslı Türk siyasi partilerin ortak bir tarihi yazılacak olsa, kitabın başlığı olur bu cümle:

“BÜTÜN PİS İŞLERİ BİZ YAPTIK”…

Son günlerde askerden polise, bakanlık bürokratlarından memuriyetin katmer tabakasına kadar Türk işgal rejiminin “pis işler”ini yapanlar polis karakolunda “nefes alanı” arıyor!

Tutuklanmayan hiçbir Kıbrıslı kalmayacak…

En son da herkesi yargılayan yargıçlarımıza gelecek sıra!

Şimdilik onlara tokanmıyorlar, çünkü onlar lazımdır, işgal rejimi adına “pis iş yapanlar”ı enselerinden tutup silkeleyecekler…

TC Büyükelçisi Sayın Kaya Türkmen’in karşısına geçip “Bütün pis işlerinizi biz yaptık” demek ne demektir?

İrsen Küçük yaşasaydı sorardım:

-“Pis iş” olarak gördüğünüz ne yaptınız Türkiye adına kendi toplumunuza karşı?

-“Pis iş” olduğunu bile bile yaptınız demek, ha?

Şimdi de Türkiye adına “pis iş” yapanları “temiz eller operasyonu”yla sahte diplomadan tutukluyorlar…

Kıbrıslı ise şen şakrak!

-Ohhh, çekiyor herkes…

Sosyal medya tımarhanesinde sonunu düşünen kahraman olamaz!

Bundan sonra ne gelecek, peki? Hiçbir fikriniz yok değil mi? Aklınıza bile gelmiyor bu soru…

1960 yılında Dr. Hafız Cemal, Türkçe konuşan Kıbrıslıları tanımlarken şu kavramları kullanır:

-İdealsiz… Memurluğa düşkün… Kıskanç… Fedakâr olanlara çamur atma, lekeleme, bıktırıp usandırma… Nemelazımcılık, laubalilik, çekememezlik ve menfaatperestlik!

Bunların üstüne bir de, işgalci adına “bütün pis işleri yapmak” eklendi…

Türk sömürge idaresinin en büyük başarısı herkesi kendisine suç ortağı yapmasıdır.

Herkesin suçlu olduğu yerde kimse suçlu değildir!

-“Bütün pis işleri biz yaptık”…

Sömürgede yolsuzluk-usulsüzlük operasyonu yapılıyor ve sadece Kıbrıslılar tutuklanıyor…

Neden?

Bu yolsuzluklardan gelen geliri toplasanız, KIB-TEK’teki tek bir ihalesiz yakıt alımı vurgununu, AKSA’ya ödediğimiz haraç ve Emrullah Turanlı’nın silinen borçlarını kıyaslasanız, aklınızı basdişle yediğinizi anlarsınız!

Bırakın Emrullah Turanlı’nın “pandemide çalışamadım” diye bizden istediği 59 milyon Euro haracı…

Bu yolsuzluklardan gelen geliri toplasanız, yılbaşında ve bayramlarda Türkiyeli şarkıcıların kumarhanelerde konserlerden aldığı paraları karşılamaz!

Aklınızı basdişle mi yediniz?

Gündemden düştü değil mi “34 bin TL’lik büyük basdiş vurgunu”? Unuttunuz bile!

Basdişle yediniz çünkü aklınızı…

Ne güzel linç ettiniz eczacıları ve tabipleri!

Polis 5-6 ay sonra ilk tutukladığı Tufan Eczanesi’ne sigortaları 22 bin 135 TL zarara uğrattığı iddiasıyla dava getirdi. 1 senede 22 bin 135 TL zarar… Her aya kaç kuruş vurgun düşer?

Bir işgal rejiminde değil de hukuk devletinden yaşıyor olsaydık kuruşun hesabını sorardık. Sormamız gereken sorular başka…

Neden tutuklananların hepsi Kıbrıslı? “Bütün pis işleri biz yapık” ama iş kimin işiydi? Sahte diploma üniversitesinin MHP’li patronu nerede? Diğer AKP’li ve MHP’lilerin üniversiteleri?

Neden sadece Kıbrıslılar tutuklanıyor?

İrsen Küçük’ün Bay Türkmen’e dediği gibi:

-Çünkü bütün pis işleri işgalci adına Kıbrıslılar yaptı!

Şimdi de çöp tenekesinin dibini boyluyorlar…

Peki, bundan sonra sıra kimde?

Sıra size gelene kadar kimi şuursuzca linç edeceksiniz?

Ben rahatım. Pis işim yok! Siz düşünün… Beni tutuklasalar, yazılarımdan tutuklarlar. Çıkar savunurum, zabıtlara da geçsin!

(27 Mart 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author