“Yenağra’yı nereden biliyorsun?”

Aziz Şah – 16/5/2024

1974’te harekât sırasında Komando Tugay komutan yardımcısı olan Piyade Albay Salih Güleryüz savaş günlüğünde anlatıyor:

“3 Ağustos 1974:

Akşamüstü Siskilip köyünde kalan Rumlardan 14’ünün bir evde öldürüldüğünü öğrendik. Hadiseyi bir Topçu Astsb., iki komando eri ve iki mücahitin yaptığı tespit edildi.

Gece geç saatlere kadar erlerin ifadeleri alındı. 

4 Ağustos 1974:

Sabah erken saatte Kolordu Kurmay Başkanı sınıf arkadaşım Kurmay Albay Mahmut Boğuşlu geldi. Birlikte gidip Siskilip’teki sivil Rumların öldürüldüğü evi bulduk. Manzara tüyler ürpertici. Köyün tavuk çiftliğine yakın bir evin holünde otomatik tüfeklerle kapıdan ateş edilerek öldürülmüşler. 8 tanesi koltuk ve sandalyeler üzerinde göğüs ve başlarından delik deşik, kanlar içerisinde oturur vaziyette kalmışlar. Kadınlı erkekli beş kişi yerde, birbirlerine sarılmış ve gene kanlar içinde ölü. Giriş kapısının yanındaki bir sandalyede oturur vaziyette kalmış cesedin kafası yok, boyun kısmı bembeyaz.

11-12 yaşlarında cılız yapılı bir Rum kızı da kirletilmiş. Üzerine Rum askerlerinin kaputu giydirilmiş, Siskilip tavuk çiftliğinde bizim erlerle kahvaltı yaptırılırken gördük. Bizi görünce çaresiz bir tebessümle kalimeras diyor.”

Kaynak: Erol Mütercimler, “Satılık Ada Kıbrıs-Kıbrıs Barış Harekâtının Bilinmeyen Yönleri”, Alfa Yayınları, Sayfa 641.

***

1974 tecavüzleri Ortodoks Kilisesi’nin tek sefere mahsus kürtajı serbest bırakmasıyla ortaya çıktı. 100’lerce kadın kürtaj oldu…

Denktaş ile Klerides arasındaki görüşmelerde konuşuldu…

Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’nun 1976 yılı raporunda tanıklıklarla ele alındı…

Harekâta asker olarak katılan Prof. Yalçın Küçük yaşadıklarını gazeteci Sofia Iordanidu’ya ayrıntılı biçimde anlattı. “Dalga Dalga” başlığı altında kitaplaştırıldı, Livanis yayınlarından Atina’da basıldı.

-“Necati’nin sözünü ettiği kadın var ya… Hani önünde tecavüz ettikleri… O Timbou köyündeydi. Ben orada değildim. Görgü şahidi değilim. Necati bana bu olayı ağlayarak anlattı. Necati yirmi yıldan beri orduda komutan olarak görev yapıyordu. Evliydi ve çocukları vardı. Bunu nasıl yaptıklarını aklı bir türlü almıyordu. Bunu yapanlar arkadaşları komutanlardı (…) Kadına iki kişi tecavüz etmişti. Biri arkadan, biri önden (…) Annesinin ve çocuğunun önünde… Duyuyor musun! Üç kuşak taciz edildi…”

***

Savaştaki tecavüzler konusunda iki kitap yayınlandığını biliyorum. Birinci kitabı tecavüz mağduru kadınların kayda geçirilen ifadelerinden daha sonra polis komutanlarından P. S. Mahlouzaridis 1975’te derledi. İkinci kitap ise 2014 yılında “Öteki Savaş” başlığıyla yayınlandı. 1974 yılında görev yapan doktorların tanıklıkları derlendi…

***

1975 yılında polis komutanı Mahlouzaridis’in yayınladığı kitaptan:

15 yaşındaki çocuğun ifadesi:

“(…) Kızlar hem giderken hem de dönerken ağlıyorlardı. 17 Ağustos günü saat 10.30 sularında ben diğer kadınlarla birlikteydim. Türkiyeli biri geldi ve elimden çekerek beni zorla küçük bir odaya götürdü. Annem ile ben, çaresiz, karşı koymaya çalışıyorduk. (…) Beni yere yıktı ve silahı ile tehdit ederek bana tecavüz etti. Beni götürdüklerinde kız kardeşlerimi de götürmüşlerdi. Onları ayrı ayrı odalara koyarak onlara da tecavüz ettiler.” (61 Numaralı İfadeden)

14 yaşındaki çocuğun ifadesi:

“16 Ağustos 1974’te bir Türk askeri beni aldı ve deponun dışına çıkardı (…) bana tecavüz etti. 17 Ağustos 1974, saat sabah sekizde başka bir Türk askeri beni deponun yanında bulunan bir mandıraya götürdü ve o da bana tecavüz etti. Öğleden sonra saat 14 sularında bir Türk askeri (…) bana yeniden tecavüz etti. (E. 52 Numaralı İfadeden)

***

BM Güvenlik Konseyi 2’nci harekâtın tamamlanmasını, Türkiye’nin Mağusa-Lefke hattını almasını beklerken oluyordu tüm bu tecavüzler…

BM Türk daimi delegesi Osman Olcay’la “Hâlâ Mağusa’yı alamadınız mı?” diye (Bakınız: Mehmet Ali Birand’ın Diyet kitabı) Batılıların alay ettiği sırada…

Geçenlerde genç bir kadınla tanıştım, “Çok dinledim annemin travmalarını” dedi, annesi Yenağralıydı…

Yenağra’yı bildiğime şaşırdı… “Öldürmek benim sanatımdır” diyen Yenağralı sayesinde bildiğimi söyledim…

(16 Mayıs 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author