Oz ve büyücüler

(Fileleftheros gazetesi – 02/06/2024 – Hristos Arvanitis)

Fikirler ve görüşler kim olduğunuzu belirler, nereden geldiğinizi değil…

Kıbrıs’ta kendilerini ilerici olarak tanımlayan bazı çevreler, yani iki toplumcu gruplar arasında, çevrelerine veya partilerine bir Kıbrıslı Türk dahil etmek moda olmuştur.

Ne kadar ilerici ve bölünmelerin üzerinde olduklarının bir kanıtı olarak kullanırlar bunu… Ancak şunu anlamıyorlar ki, köken, dil ya da din bir kişinin kimliğinin ve kişiliğinin baskın ve en önemli unsurları olarak ortaya çıktığında, bu durum ayrılığı ortadan kaldırmadığı gibi daha da vurguluyor.

Ülkeyi ırksal “bölgelere”, eyaletlere ya da benzerlerine ayırarak sözde “yeniden birleştirme” planları işte bu alakasız ve ırkçı unsurlara dayanmaktadır. Ancak etnik ya da ırksal kimlik sadece bireyi ilgilendiren bir unsurdur, başkalarını değil. Kim olduğunuzu belirleyen şey, özgürlük ve demokrasi, insan hakları, kısacası hayatınızı engelsiz ve yasaksız bir şekilde tanımlama hakkı gibi temel sosyal ve siyasi konulardaki fikir ve görüşlerinizdir.

Oz Karahan bu Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Çevreciler Hareketi (Kıbrıs Yeşiller Partisi)’nin adayıdır. Ancak, seçim listesindeki varlığı ve adaylığı, örneğin Niyazi Kızılyürek’li AKEL’de olduğu gibi, Kıbrıslı Türk etnik etiketi tarafından belirlenmiyor.

Oz’un grubu “Kıbrıslılar Birliği” olarak adlandırılıyor – sadece Kıbrıslı Türkler değil – ve kendilerini Kıbrıs’ın özgürlüğü için savaşanlar olarak tanımlıyorlar. Sözde BM tarafından 50 yıldır sunulan ‘çözüm’ planlarının işgali, toprak hırsızlığını ve yerleşimci sömürgeciliğini meşrulaştırdığını ve Kıbrıslıların insan haklarını gasp ettiğini, kısacası Türkiye’nin suçlarını meşrulaştıran ırkçı apartheid modelleri olduğunu vurguluyorlar. Oz ve yoldaşları Şener Levent, İbrahim Aziz ve diğerleri, TMT’nin katlettiği Derviş Ali Kavazoğlu, Ayhan Hikmet, Ahmet Gürkan ile İhsan Ali ve diğerlerinin toprağın özgürleştirilmesi, tek vatandaşlık, sınırsız ve vesayetsiz bir devlet için verdikleri mücadeleyi sürdürmektedirler.

AKEL tarafından desteklenen Kızılyürek gibi arkasında büyük bir parti olmayan birinin seçilme şansının olmadığı, dolayısıyla oyların boşa gittiği söyleniyor. Yani önceki oylar onun için boşa gitmedi mi? Tüm Kıbrıslıların hakları için mücadele edeceğini söyledi, ancak görev süresi boyunca ilk olarak Türkçe’nin Avrupa Parlamentosu’na dahil edilmesi, yerleşimcilerle karma evliliklerin çocuklarına kimlik kartı verilmesi ve bunun gibi tek taraflı şeyler için çağrıda bulundu. Dahası, mücadele etmesi gereken yasadışı rejim ve kontrol ettiği medya, işgal altındaki topraklarda seçim kampanyasına izin vermiş ve kolaylaştırmıştı – aynısı bu seçimlerde de oluyor.

AKEL, Kavazoğlu ve Aziz zamanından beri her zaman Kıbrıslı Türklere sahip olmak istedi, ancak onların liderlik tarafından belirlenen çizgide isteksiz ve uysal askerler olmalarını tercih etti. Bugün bu ne kadar değişti? Acaba Kızılyürek’ten ve icraatlarından onu tekrar tavsiye edecek kadar memnunlar mı, yoksa “Avrupa’da olsun da kim olursa olsun” mu?

Boşa giden oylara gelince: Oy, seçmenin tercih ettiği yere gitmediğinde boşa gider – kimin seçileceğini, hangi partilerin iyi, hangilerinin kötü olduğunu o belirler. “Doğru” bir oy vicdani bir oydur, telkin, korku ya da protestoyla verilen bir oy değildir. Öte yandan, gerçekten boşa giden bir oy, sandığa gitmeyen bir oydur. “Eğer siyasetten sıkılmış ve tiksinmişseniz ve oy verme zahmetine katlanmıyorsanız, aslında sizi tiksinmiş, sıkılmış ve sinik tutmanın ve size evde kalmanız için mümkün olan her türlü nedeni sunmanın kendi çıkarlarına olduğunun tamamen farkında olan müesses nizama oy veriyorsunuz demektir. İstiyorsanız evde kalın ama oy kullanmamakla ilgili anlamsızca konuşmayın. Aslında oy kullanmamak diye bir şey yoktur: “Sandıkta oy kullanmazsanız, evde kalarak oy kullanmış olursunuz ve bir gericinin oyunun değerini sessizce ikiye katlamış olursunuz” der merhum yazar David Foster Wallace (1962-2008)…

Çok daha önce Emma Goldman (1869-1940) tarafından söylenen, “Seçimler dünyayı değiştirseydi yasadışı olurdu” sözü bilinir… Ancak anarşist aktivist aynı zamanda “Size iş vermiyorlarsa, ekmek isteyin. Size iş ya da ekmek vermezlerse, ekmeği alın” der… Eğer seçimlerden hoşlanmıyorsanız, onun ikinci tavsiyesini uygulayın.

Her iki durumda da mezar taşının üzerinde ne yazdığını unutmayın: “Özgürlük halka inmez, halk kendini özgürlüğe yükseltmelidir.”

About the author