İşgal altında yerli sadece hizmetkâr olur

Aziz Şah – 23/6/2024

Can dostum “kiracı evden çıkacak, benimle gelebilin?” diye sordu…

Türkleştirilmiş ve Müslümanlaştırılmış bir Pontus Rumu vardı karşımızda. Kumarhanede çalışıyordu. Bir göz odanın kirasını ödemediği için kendiliğinden çıkmaya karar verdi ama sonra vazgeçti. “Oruçluyum” diye girdi söze…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 100 yıllık tarihinde “Türk-İslam sentezi vatandaş”ı yaratmak için kullandığı bütün ideoloji karşımızdaydı.

-“Benim dedem burda savaştı, kan döktük sizi kurtardık… Türküm, Müslümanım… Ruma götü verirsiniz Türkiye’ye direnirsiniz… Vatandaşlığınıza mı güvenirsiniz?.. Ben vatandaş olayım size göstereceğim… Uşakları çağırıyorum, gelsinler haddinizi bildirsinler… Ersin Tatar’a gideceğim…”

Üzerine 100 yıldır boca edilen ideolojiyi kustu: Kanla alınmış toprakta bir de kira mı ödeyecekti?

Ama bunun için 50 sene kadar geç kaldı, 1975 yerleşimcileri binlerce dönümle Sterlin milyoneri oldu…

Gasp edilmiş Rum mallarını satıp Türkiye’den mal aldılar: Çünkü Kıbrıs’la bağları yoktur!

“Türkiye’nin aydınlık tarafı”ndan kabul edilen oyuncu Berna Laçin’in bir kez daha Kıbrıs hakkında atıp tuttuğu mesajını görünce “Türkiye’nin yobaz tarafı”nı temsil eden o adam geldi aklıma…

Arkadaşımın 1+1 evinin kirasını ödemediği için etmediği hakaret kalmayan adam ile hastanede annesiyle ilgilenilmediğini ve doktor olmadığını söyleyen Berna Laçin aynı kişiye çağrı yapıyordu: Yetiş ya Ersin!

Yerleşimcinin çağdaşı İslamcısı, batıcısı muhafazakârı, sosyalisti liberali, demokratı faşisti olmaz.

Yerleşimci silah zoruyla yerlilerin elinden çalınmış olan toprağın üzerinde tek “sermaye”si kimliği olan işgalcidir.

Yerleşimcinin bir kimliği var: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.

Silah zoruyla gasp edilmiş topraklara 1975’te “tarımsal işgücü” diye iskân edilen yerleşimcilerin kimliği de budur.

Silah zoruyla gasp edilmiş toprakları yerleşimcilerden alarak üzerine milyarlarca sterlinlik gecekondular inşa eden AFİK’in patronu Simon Aykut’un kimliği de budur.

Gasp edilmiş topraklar üzerine yapılan lüks konutlardan alan orta ve üst sınıf yeni yerleşimcilerin kimliği de budur.

Kıbrıs onlara “vadedilmiş toprak”tır. Bu toprağı onlara vadeden ise tanrı değildir, Türkiye Cumhuriyeti hüviyetidir. 1974 işgalinin sonucu olarak bugün dünya üzerinde “vizesiz” ve “şengensiz” gidebilecekleri tek yer Kıbrıs’ın işgal bölgesidir.

Silah zoruyla yerlilerin elinden çalınmış olan toprağın üzerinde, ayakları postalın içinde ama hırsız gibi parmak uçlarının üzerinde yürür yerleşimci.

Size bir bilgi: Kıbrıslı mültecilere ait çalınmış toprakları satmak ve üzerine inşaat yapmak ile ilgili 124 suçlamadan tutuklu olan Simon Aykut’u bazı avukatlar çok önceden uyardı:

-“Kıbrıslı Rum mallarının üzerine madem inşaat yapıyorsunuz, gerçek mal sahiplerinden satın alın, TMK ile olmaz, başınız ağrıyacak!”

Bu uyarıyı umursamadılar…

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı sayesinde elde etti bu çalınmış toprakları Simon Aykut!

Zorla elde ettiğine neden bir daha para ödesin?

Bu yüzdendir: Yerleşimci gasp edilmiş toprağın üzerinde her zaman hırsız gibi parmak ucunun üzerinde yürür.

Simon Aykut’un duruşmasında yargıç bir gerçeği ortaya koydu:

-“Kıbrıs’la hiçbir bağı yoktur, kaçabilir”…

Aynı 1975’te kendilerine dağıtılan binlerce dönüm araziyi satıp, serveti Türkiye’ye taşıyan yerleşimciler gibi.

Aykut milyarlarca sterlinlik gecekondular inşa etmiş…

Ama yargıç “Kıbrıs’la hiçbir bağı yoktur” diyor!

Yerleşimci sömürgeciliği budur: Bir ülkeyi işgal edersiniz ama hiçbir zaman sizin olmaz. Ülkenin kimliğini çalarsınız, değiştirmeye çalışırsınız, içine girersiniz kaybolursunuz, kimliği tamamen yok etmeye çalışırsınız, yok olmaz. Sonunda Simon Aykut gibi kanalizasyonu denize akan ucube beton bloklar yaratırsınız “kimlik” diye!

Beton blokların kurdelesini kesmeye Ersin Tatar’ı çağırırsınız…

Kirasını ödemeyen Karadenizli Ersin Tatar’ı çağırır Kıbrıslı ev sahibine karşı…    

Türk işgali altındaki Kıbrıs’ın kuzeyinde Nijeryalılardan rahatsız olan Berna Laçin ise hastanede doktor bulamayınca Ersin Tatar’ı çağırır…

-Yetiş ya Ersin, bize hizmet et!

İşte, yerleşimci sömürgeciliğin mantığı budur:

Yerli sadece hizmet etmek için vardır!

(23 Haziran 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author