İşgalcinin gasp ettikleri üzerinde hakkı yoktur

Aziz Şah – 5/7/2024

TC vatandaşı Simon Aykut Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin kontrolündeki bölgede cezaevinde 9 Eylül’deki duruşmayı bekliyor…

Rum mallarını yağmalayarak “varoluş mücadelesi” veren müteahhitlerin Başkanı Cafer Gürcafer dışında kimse umursamadı önce Aykut’u…

Akan Kürşat tutuklandığında böyle bir sessizlik olmamıştı. Çünkü Kürşat mahallenin çocuğudur, Aykut ise bir yabancı. En yalaka Türkiyeciler bile önce bir içten içe sevindi Aykut’un tutuklanmasına…

Çünkü meşhur Holivud repliğinde söylendiği üzere: “Biz burada yabancıları sevmeyiz adamım”… Bu ırkçılık değildir, cemaatçiliktir. Küçük ülkenin azınlık cemaati olmanın yarattığı, demografik olarak haritadan silinmiş, iradesi ve ifadesi elinden alınmış bir etnik grupçuğun refleksidir. Artık “toplum” olma özelliklerini yitirmiş olan bir güruhun “umursuzluğu”dur. 

Sonra düğmeye basıldı ve hepsi konuşmaya başladı Aykut için!

“Kıbrıs’ta gizli İsrail işgali” diyerek AFİK Group’u hedef yapan İslamcı ve Ulusalcı çevreler ise sesini çıkarmadı…

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir Türk vatandaşını tutuklamasından mutlu oldular mı? Çünkü bu onların başarısıdır!

Sonuçta AFİK Group’u Siyonizmin temsilcisi ilan ederek hedef haline getiren ve manşetlere çıkaran Kıbrıs ve Türkiye’deki ulusalcı ve İslamcı çevrelerdir. Türkiye’nin en etkili haber sitelerinde şeceresi ortaya döküldü AFİK’in…

Açık kaynaklarda AFİK hakkında bulamayacağınız bütün bilgileri ulusalcı haber siteleri yayınladı!

Bunda başka bir amaç vardı: Kıbrıs’taki Türk yerleşimci sömürgeciliğini perdelemek için AFİK’in patronlarının Yahudi kimliğini öne çıkardılar…

Simon Aykut bir Türk vatandaşıdır ve Türk kimliği ile Kıbrıs’ta Rum mallarının üzerinde devasa yerleşim birimleri kurarak işgal altındaki bölgede Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ne göre savaş suçları işlemiştir.

Aykut aynı zamanda üzerine inşaat yaptığı arazileri Rum mal sahiplerinden satın almayı da reddetmiştir. Mültecilerin mallarını doğrudan sahibinden satın alması kendisine önerildi… Reddetti!

Yani Kıbrıslı Rum mültecilerin insan haklarına bilerek ve isteyerek tecavüz etmiştir.

Sonuç: Trikomolular örgütlenip şikayetçi oldular!

Aldığım duyuma göre Trikomo dışındaki başka bölgelerden de silah zoruyla topraklarından sürülen mülteciler toplu şikayetlere hazırlanıyor. Danıştığım bazı avukatlar, “1974’te malın 1 tane sahibi varsaydı ve öldüyse, o mal 5 kişiye miras kaldıysa, bu 5 şikayetçi eder” diyor…

Topraklarından sürülen 200.000 mülteci ile onlardan olan ve doğan çocuk kadar şikayetçi eder bu…

Eğer Kıbrıs Cumhuriyeti bir devlet politikası olarak 200.000 mülteci ile onlardan olan ve doğan çocukları örgütleseydi Taşınmaz Mal Komisyonu’na da rağbet olmazdı.

Mültecilerin mücadelesi bireyseldir, mülteciler devletsizdir!

Rum malları yağması konusunda Kıbrıs Cumhuriyeti ile basiretsiz ve korkak Hristodulidis’i suçlamayın boşuna…

Aykut’u tutuklatan mülteci şikayetleri Anastasidis dönemine kadar gidiyor.

İnsan haklarını gasp ettiğiniz insanlar hiç aklınıza gelmiyor değil mi? Onların eyleme geçebileceği!

İnsan hakları deyince aklınıza sadece “kendiniz” gelirsiniz. Başkasını ezen asla özgür olamaz, başkasının haklarını gasp eden kendinden vazgeçmiştir…

Bakın ne diyor federalist Zeki Çeler?

-“Güney Kıbrıs’taki yönetimin ve Hristodulidis’in kuzeydeki Rum mallarıyla ilgili yürüttüğü politika insan haklarına aykırıdır”…

Peki, ayrılıkçı Ünal Üstel ne diyor?

-“Ülkemizde uluslararası hukuka ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun şekilde uygulanan mülkiyet rejimine göre hareket eden kişilere yönelik yapılan ve adeta insan hakları gaspına dönüşen bu girişimleri kınıyoruz”…

Zeki Çeler ile Ünal Üstel’i birleştiren toprak hırsızlığıdır.

Biz ne diyoruz?

Federasyon/iki bölgelilik toprak hırsızlığına dayalı ırkçı bir apartheiddir.

1975’te Rum ve Ermenileri “yabancı” ilan edip mallarını gasp ettiniz. 1995’te İTEM Yasası ile sahte tapu verdiniz. AİHM 2001’de dedi ki: “İTEM Yasası ile verilen tapular geçersizdir”. Geçersiz tapularla çaldığınız toprağı sattınız ve üzerine beton döktünüz. Buna da “Türkleştirme” diyorsunuz…

Bu durumda “en büyük Türk” Simon Aykut’tur. En çok betonu o döktü!

Zeki ve Ünal abisi, Rum mallarını yağmalayarak Sterlin milyarderi olan Simon Aykut tutuklanınca, “Kıbrıs Cumhuriyeti insan haklarını gasp ediyor” diye buyurdu…

Silah zoruyla başkasının insan haklarını gasp eden işgalcinin gasp ettikleri üzerinde hakları yoktur!

(5 Temmuz 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author