Ya gasp ettiğiniz toprak ya Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı!

Aziz Şah – 8/7/2024

AFİK’in direktörü Simon Aykut’un tutuklanmasından sonra Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristodulidis şöyle dedi:

-“Mülkiyet hakkı sorgulanamaz. Biz bu bağlamda Cumhuriyet adına sorumluları cezalandırmak için mümkün olan her şeyi yapacağız. Attığımız adımlar bu anlayış çerçevesindedir”…

İşgal bölgesindeki federalistlerin ve faşistlerin “Rumlar konuyu siyasallaştırdılar” şeklindeki suçlamalarına ise Kıbrıs Cumhurbaşkanı:

-“Hiçbir şekilde meseleyi siyasileştirmiyoruz, bu bir insan hakları meselesi, bir yasallık ve adalet meselesidir” diye cevap verdi.

Şimdi burada duralım…

Hristodulidis’in bu açıklamasını baş aşağı çevirip soralım:

-Mal yağması sadece bireysel bir insan hakları, yani sadece mülkiyet hakkı meselesi midir?

Yanlış burada başlıyor!

Olur ya komşunuz evini tamir ederken tapu sınırlarını aşarak duvarını sizin bahçenizin içine taşırır. Siz de mahkemeye gidersiniz…

1974’te Kıbrıs’ta böyle bir toprak gaspı yaşanmadı!

Kıbrıslı mültecilerin mallarını komşuları gelip gasp etmedi. Yabancı bir ülkenin ordusu işgal etti ve savaş suçu işleyerek gasp edilmiş malların üzerine yerleşimci nüfus taşıdı.

Hristodulidis geçen sene de Kıbrıs Türk basınına verdiği demeçte şöyle demişti:

-“Kişisel mülk hakkı kişiseldir. Ben kimim ki bunu yapan (Kapalı Maraş’ta mülklerini geri almak için başvuran) herhangi birini eleştireyim… Erdoğan Kıbrıslı Rumlara mallarını geri almaları çağrısında bulunuyor. İnsanların kaderi konusunda dikkatli olmalıyız. İnsanların mülkiyet haklarına saygılı olmalıyız”…

Bu açıklama üzerine, “Artık iki kesimlilik var. Biz de bunun için iki toplumlu, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı federasyon diyoruz” diyerek mültecilerin geri dönüş hakkını reddeden Tufan Erhürman’a sormuştum:

Hristodulidis gibi “Ben kimim ki insanların kişisel mülk hakkına karışayım” diyebilir misiniz?

Erhürman’a bu açıklamayı yaptıran Anastasiadis’in Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş çağrısıydı:

-“(Anastasiadis) 1960’a dönelim diyor. Kendisi de bunun olmayacağını biliyor. 1960’a dönmek tek bölgeliliktir. Ama şu anda Girne’de yaşayan insanları Limasol’a gönderemezsiniz. Artık iki kesimlilik var. Biz de bunun için iki toplumlu, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı federasyon diyoruz”…

Tufan Erhürman, Girne’de yaşayan Limasollu adına karar verdi…

Peki, Limasol’da yaşayan Girneli adına karar verme hakkını ona kim verdi?

Gasp ettiğiniz mülkiyet hakkının “parası ne ise” verip kapatabileceğinizi mi zannediyorsunuz konuyu?

Geçen gün bir grup mülteci ile beraberdim: Bir tanesi Mağusa’daki toprağına yapılan inşaat için, diğeri Bellapais’teki evi için dava açmaya hazırlanıyor. Bu insanların Hristodulidis’le ve devletle hiçbir alakası yok. 50 senedir tek başlarına bırakılmış mülteciler, “son kavga”ya hazırlanıyorlar…

-“BM parametrelerine göre iki bölgelilik var, gasp ettiğimiz bizimdir” mi diyeceksiniz onlara?

BM parametreleri değişirse ne olacak? Daha doğrusu, değiştiğinde ne olacak… Holguin’in mektubu ve Guterres’in son açıklamaları “BM parametreleri”nin değişeceğini fısıldıyor…

BM parametreleri değişir ama insan hakları değişmez. İşte anlamadığınız budur: Mücadelenin temeli bu yüzden insan haklarıdır.

BM parametreleri insan haklarını ortadan kaldırmaz. İnsan hakları ise sadece bireysel bir konu değildir.

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde “tehdit” olarak algılanan Hristodulidis’in açıklamalarındaki yanlış da budur: Mesele “kişisel mülk hakkı”ndan ibaret değildir.

Hristodulidis’in bireysel mülkiyet hakkını savunması yeterli değildir… Çünkü mültecilerin geri dönüş hakkı “bireysel mülk hakkı”ndan fazlasıdır. 

Meseleyi “bireysel mülkiyet hakkı”na indirgeyen Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği 50 yıl boyunca 200.000 mülteciyi kendi halinde yapayalnız bıraktı…

Şimdi ise bireysel mücadele eden mültecilerin çabası için “Cumhuriyet adına sorumluları cezalandırmak için mümkün olan her şeyi yapacağız” diyerek üzerine yatıyor Hristodulidis…

Toprak hırsızlığını meşrulaştıran Tufan Erhürman’ın ve Kıbrıslı Türk federalistlerin Kıbrıslı mültecilerin mülkiyet hakkını ve geri dönüş hakkını reddetme nedeni ırkçı apartheidi savunmalarıdır. Çünkü çaldıklarını garanti altına alan tek çözüm “iki bölgeli federasyon”du(r)…

BM parametreleri değiştiğinde toprak hırsızlığının üzerindeki “koruyucu zırh” da kalkacak…

Ya gasp ettiğiniz toprak ya Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı!

(8 Temmuz 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author