Maronitlerin geri dönüş hakkı var, Rumların yok mu?

Aziz Şah – “Taşınmaz Mal Komisyonu”, “Maronit açılımı”, “Maraş açılımı” ve diğer “Güven Yaratıcı Önlem”ler işgalcinin ağzımıza soktuğu birer emzik!

Hepsi işgalin ömrünü uzatmak, yerleşimci kolonizasyonu için manevra alanı açmak için ortaya atılmış sloganlar! Ne zaman bir “kriz” çıksa hatırlanıyorlar…

İşgal bölgesine 9230 konut inşa ederek Cenevre Konvansiyonu’na göre savaş suçu işleyen, İzmirli toprak hırsızı Türk vatandaşı Simon Aykut tutuklanınca akıllarına “Taşınmaz Mal Komisyonu” gelir…

1974’ten beridir Türk askerinin işgali altındaki Maronit köyü Ayia Marina’ya yerliler yortu için gidince de akıllara “Maronit açılımı” gelir…

BM Genel Sekreteri Guterres de 5-10 senemizi daha çalmak için Kanlıdere’yi ıslah ve tampon bölgeye elektrik santrali projeleri attı ortaya!

İşgal ordusu yerinden kıpırdamasın, nüfus yığıldıkça yığılsın, gasp edilmiş topraklarda inşaatlar yükselmeye devam etsin. Guterres’in de işgalcinin Cenevre Konvansiyonu’nu ihlal ederek inşa ettiği yerleşim birimlerine elektrik sağlamak için tampon bölgeye santral projesi var!

Her biri “slogan” ve ağzımıza sokulan “emzik” olmaktan öteye gitmeyen bu “açılım”ları 3-5 sene tartışıyoruz da gene…   

İşgal ve kolonizasyonun nasıl çalıştığını anlamadınız mı?

12’nci yüzyıldan beridir Kıbrıs’ın kurucu öğesi olan Maronitler, Rumlar ve Ermenilerden sonra işgalin bedelini kovularak ve malları gasp edilerek ödedi.

Ayia Marina’dan kovulan Maronitler askeri bölge olan köylerinde tören yapmak için geldiklerinde gene eziyete maruz kalınca “Maronit açılımı” mı geldi aklınıza?

İşgal idaresinde “açılım”lar sorun çözmek için değil, kolonizasyona zaman kazandırmak içindir.

İşgal bölgesinde ne olursa olsun “memurların sorumsuzluğu”na, “bir yanlışlık oldu”ya veya “beceriksizlik ve işbilmezliğe” yorarsınız ama ırkçı apartheid rejimi görmezsiniz…

Bu topraklarda yüzlerce yıldır kök salmış toplumları yok ederek etnik temizlik yürütüyor Türk işgali.

1975’te Ermeni ve Rumların “yabancı” ilan edilerek mallarına çökülmesi “yanlışlık”tı değil mi?

1983’te yürürlüğe konan Maronitlerin taşınmazlarına el konulması emirnamesi ile gasp edilen evlerin ve arazilerin belli ayrıcalıklı kesimlere kiralanması da “yanlışlık”tı değil mi?

Hep işbilmez ve beceriksiz “hükümetler”…

2017’de açılan Derinya Halk Plajı’na “Türk soyundan olmayan”ların girişinin yasaklanması da kesinlikle bir “yanlışlık”tı değil mi?

50 senedir zaten yanlışlıkla gerçekleşmiş bir işgalde, yanlışlıkla çalınmış topraklar üzerinde, yanlışlıkla kurulmuş ırkçı bir apartheid rejiminde yanlışlıkla yaşamıyor muyuz?

Güney Afrika’da ırkçı apartheid rejimde plajlarda “SADECE BEYAZLAR GİREBİLİR” yazıyordu. Derinya’da da “SADECE TÜRK SOYUNDAN GELENLER” girebilir “halk plajı”na…

GKK plaja “Türk olmayanların girişini yasaklar”ken, TMT’nin yerine kurulan GKK’nın Kuruluş Yasası’na göre de “Güvenlik Kuvvetleri Komutanı ve kilit personeli TÜRK ASILLI yurttaşlardan seçilip atandığı” için Türk asıllı kabul edilmeyen babası ve dedesi TMT’ci olan Kıbrıslılar “komutan ve kilit personel” olamaz…

“Türk asıllı” sayılmadığımıza göre,

-Ne mutlu Kıbrıslıyım diyene! 

12’nci yüzyıldan beridir Kıbrıslı olan Maronitlerin kovuldukları Ayia Marina’da tören yapmak istediklerinde yaşadıkları engellemeleri onlara “acıyarak” anlayamazsınız…

Kendinize acıyın, buradaki ırkçı apartheid rejimi 50 senedir anlamaya cesaret edemediğiniz için!

“Kıbrıslı Türkler”in de mağduru olduğu rejimin ırkçı pratiklerinin üzerini “beceriksizlik ve işbilmezlik” diye örtme çabanız Maronitlere değil kendinize acımanızı gerektirir…

Yenidüzen’den Aygün Bahar Ökmen’e konuşan Ayia Marina’lıların Muhtarı Partellis Hadjifessa,

-“Köylerimize dönmek, köylerimize özgürce girebilmek, köylerimizi yeniden inşa etmek istiyoruz” diyor…

Vasiliki Emmanouel Hadjifessa,

-“Ben köyümden ayrılmak zorunda kaldığımda 10 yaşımdaydım, şimdi ise 60 yaşımdayım. Torunlarım, köyümden ayrılmak zorunda kaldığım yaşa geldi. Biz hala geri dönebilmeyi bekliyoruz” diyor.

Köyün gençlerinden Sofia Hadjifessa şöyle diyor:

-“Bilmelerini istiyoruz ki bizler köylerimize, evlerimize, köklerimize geri dönmek istiyoruz.  Büyükanne ve büyükbabalarımızın yaşadığı topraklara geri dönmek istiyoruz”…

Maronitlerin geri dönüş talebi haklıdır değil mi? Zorla yerinden edilenlerin geri dönüş hakkı insan hakkıdır. Peki, 200.000 Kıbrıslı Rumun ve onların soyundan gelenlerin hakkı yok mu? Maronitlerin bu hakkını normal karşılayanlar, Rumların hakkına neden itiraz ediyor?

(3 Ağustos 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author