Isaak ve Solomou’nun parlayan gözleri

Aziz Şah – 1996’ta Tasos Isaak’ın başı taşla ve demir çubuklarla parçalanırken çocuktum. Televizyonda canlı izliyordum…

Oturma odasında ayakta dikili olarak Isaak’ın öldürülüşünü izleyen çocukluğumu hatırlarım.

-Den Sehno!

-Unutmuyorum!

***

Özgür bölge ile işgal bölgesi arasında Ledra Palas kapısında iki duvar vardır. Duvarların üzerinde yazıları artık okunmayan, paslanmış ve çürümüş iki tabela vardı: Tasos Isaak ve Solomos Solomou’nun hatırasını yaşatan tabelalar.

Kıbrıs’taki vicdanlar gibi çürümüş, hafıza gibi alzheimer olmuş, işgale karşı verilmemiş mücadele gibi paslanmış iki tabela…

Isaak ve Solomou’nun hatırasını yaşatan tabelalar çürüdükçe, “Forever TRNC” yazan tabela parlatıldıkça parlatıldı.

İşgal rejimi ile Cumhuriyet elitinin “Kıbrıs politikası” arasındaki farkı bu tabelalara bakarak görebilirsiniz.

İşgal rejiminin politikası “unutturmam”dır…

Cumhuriyet elitinin politikası ise “unut”tur…

***

Emin Çizenel’in eseri olan dağdaki bayrak tonlarca boya yuttu on yıllardır, bir günden bir güne solmadı. Baf’tan, Larnaka’dan, Leymosun’dan Lefkoşa’ya gelirken bütün otoban boyunca karşınıza dikilidir…

Özgür bölgedeki Kıbrıslılara, “İşgali unutturmam” der işgalci…

İşgal bölgesinde elektrikler kesilir, evde zifiri karanlıkta oturursunuz. Dağdaki bayrak ise ışıl ışıldır…

İşgal bölgesindeki Kıbrıslılara, “İşgali unutturmam” der işgalci…

Emin Çizenel kendisiyle gurur duymalı, böyle bir işgal propagandasının “ressam”ı olduğu için!

***

Bir günden bir güne Ledra Palas kapısındaki “Forever TRNC” tabelasının boyasını silik görmedim. İşgal rejimi propagandayı iyi bilir…

-Bayraktar ve Ömerge Camilerini bile bombalamadılar mı propaganda için?

“Forever TRNC” tabelası her zaman parlaktır. Dönem dönem rengi değiştirilir dikkat çeksin diye. Kırmızı-beyaz ve sarı-kırmızı gibi hep uyarıcı renkler seçilir!

“Forever TRNC” tabelası parıl parıl parlarken Isaak ve Solomou’nun hatırasını yaşatan tabelalar pas içinde çürümüş haldeydi.

İşgal rejimi ile Cumhuriyet elitinin “Kıbrıs politikası”nın farkı: Biri parlak, diğeri paslı!

İşgalci, Kıbrıs’ı ilhak etmenin propagandasını yapar…

Cumhuriyet eliti ise işgale karşı vermediği mücadelede çürüdü ve paslandı.

***

Çürümüş ve paslanmış bu iki demir parçası Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetlerinin yazılı olmayan politikasıydı: “Unutun”!

Cumhuriyet elitlerinin bütün politikaları unutturmak üzerine kurulmuştur:

İşgali unutun.

İşgal altındaki topraklarınızı unutun.

İşgal bölgesindeki geçmişinizi unutun.

İşgali unuttuğunuz kadar zenginleşeceğiz.

İşgal altındaki topraklarımızı unutarak eldekileri muhafaza edeceğiz.

İşgal altındaki topraklarla devleti takas ettik, unutun!

***

Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği 50 senedir uluslararası hukuk ve kurumları kullanarak Türk işgaline ve yerleşimci sömürgeciliğine karşı hiçbir mücadele vermedi.

-“Unutun, BM müzakerelerini bekleyin” dedi…

20 Nisan 1975’te 30.000 Kıbrıslı mülteci kadın “Women Walk Home” adıyla işgale karşı bir mücadele başlattı.

30.000 kadın Varoşa’ya dayandı “evimize gitmek istiyoruz” diye…

İşgalciler Varoşa’yı yağmalamış ve bombalamış.  Varoşa bomboş duruyor. 30.000 kadın Varoşa’ya girmek istiyor, BM askeri müsaade etmiyor…

1989’a kadar sürdü “Eve Dönüş Yürüyüşü”!

1989’da yüzlerce mülteci kadın işgal rejimi tarafından tutuklandı. İçlerinden bir tanesi de AİHM’in kapısını kıran Titiana Loizidou idi.

1989’da mülteci analar tutuklanınca, 1996’da oğulları aldı analarının yerini…

Analarını tutuklayan işgal rejimi oğullarını öldürdü!

Isaak ve Solomou aynı aileden iki mülteci yeğendi, 1996 Ağustos’unda BM gözetiminde Türk işgal güçleri, Türkiyeli illegal yerleşimciler, KKTC polisi ve Ülkücüler tarafından öldürüldüler.

Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği ise o kadar kararlıdır ki işgali unutturma konusunda, Isaak ve Solomou için uluslararası bir hukuk mücadelesi vermedi.

Devletin yapmadığını halk yaptı. Devletin unutturmaya çalıştığını halk hatırlattı…

“Isaak-Solomou Anma Girişimi”, Isaak ve Solomou’nun paslanmış ve çürümüş resimlerini çifte cinayetin 28’inci senesinde değiştirdi.

1996’ta Isaak’ın başı illegal Türk yerleşimciler, Ülkücüler ve KKTC polisi tarafından taşla ve demir çubuklarla parçalanırken çocuktum.

-Den Sehno!

(12 Ağustos 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author