Hırsız çaldığı mal ile “duygusal bağ” mı kurar?

Aziz Şah – Avukat Mustafa Şener bir iddia attı ortaya. Cumartesi günü Avrupa’nın manşetindeydi…

Dönemin GKK Komutanı, Polis Genel Müdürü, Güvenlik Kuvvetleri Hukuk Müşaviri “İngiliz ajanı olduğunu” söyleyerek dönemin Yüksek Mahkeme Başkanı’na komplo planlamış! Bir polis müdürünü de yalan ifade vermeye zorlamışlar. Baskıya rağmen ifade vermeyen Polis Müdürü çeşitli karakollara sürülmüş!

Gerçek bir devlette böyle bir iddia üstüne yer yerinden oynar. Açıklama yapılır, yalanlama olur, iddia sahibi ifadeye çağrılır, mahkeme kurulur!

Mustafa Şener plajdan “story” attı, şezlongta güneşlenirken…

Son zamanların muşamba kahramanı Kudret Özersay da dahil iç ve dış lastik tüm rejim muhalefeti de sesini çıkarmadı.

Bize bir Juju masalı anlat Kudret!

Farkı görmek için örneğe bakın: Emlakçıların yayın organı “Gıynık” Kıbrıs Cumhuriyeti’nde tutuklu bulunan toprak hırsızı Simon Aykut’un cezaevinde sağlıksız şartlarda kaldığını yazdı.

Kıbrıs Cumhuriyeti Cezaevi Müdürü “Gıynık”ın haberini ciddiye alarak anında yalanladı! 

İşgal bölgesinin ünlü avukatlarından Mustafa Şener Polis Genel Müdürü ve GKK komutanı hakkında bir iddia attı ortaya, ses yok!

Devletin olması ile olmaması arasındaki ve hukuk düzeninin olması ile olmaması arasındaki fark budur. Hukuk devletini bırakın, ortada “muhatap” yok…

***

İşte, bu yüzden düşünüyorum: Aylardır önümüze neden yolsuzluk ve sahte diploma gündemini attılar?

Ucu Türkiye’ye dokunmayan yolsuzluk ve sahte diploma davaları ile sosyal medya, mahkemeler ve gazeteler meşgul!

Tutuklananlara bir bakın, sistem için hiçbir önemi olmayan kuklalar. Yerlerine konacak yüzlerce kişi var!

Türkiye’nin kilit bir adamı tutuklandı mı? Sahte diploma dağıtan üniversitenin Türkiyeli patronundan ifade bile alınamadı!

Yolsuzluk ve sahte diplomalar üzerinden yaratılan gündem Annan Planı’ndan sonra ortaya atılan “Önce evimizin içini temizleyelim” ayrılıkçı sloganını hatırlatıyor.

Evin neresi senin? Türkiye’nin işgal edip Türkiyeli yerleşimcilere dağıttığı Kıbrıs Cumhuriyeti toprakları mı?

Çalıntı toprakların üzerindeki “evinin” içini mi temizleyeceksin önce? Sonra da “egemen eşitlik” temelinde müzakere mi edeceksin?

Yolsuzluk davalarının amacı “evimizin içini temizleyelim” ayrılıkçı ideolojisini ayakta tutmaktır.

Yolsuzluk davalarının ucu Kıbrıs’ın işgal bölgesine çöken Türkiyeli şirketlere neden hiç dokunmuyor?

Peki, “evin içi”ni hırsızlık ideolojisi ile mi temizleyeceksin?

Muşamba kahraman Kudret Özersay gasp edilmiş Rum malları hakkında mide bulandırıcı bir açıklama yaptı. Silah zoruyla gasp edilmiş mallar için Özersay diyor ki,

-“Malı kullanan bir başka kişi daha var. Onun da hakları vardır bu mülkiyete ilişkin. Mal ile kişi arasında bir duygusal bağ gelişmiştir. Yani burada hakkı gasp edilen sadece 1974 öncesi mal sahibi Kıbrıslı Rum değil, o malı şu anda kullanan kişinin de bir hakkı var, onu da gasp etmemen lazım. İkisinin arasında adil bir denge kurman lazım”…

Arif Hasan Tahsin şöyle yazar:

-“Turgut Özal Kıbrıs’a geldiğinde toprağın %54.5’i Türkiyelilerin elinde idi. O zaman Türkiye’den taşınan nüfus da tüm nüfusun %15’i kadar ya vardı, ya yoktu.

Yani nüfusun %15’ine toprağın %54.5’ini verdiler”…

Kudret gibilerin kesinlikle konuşmadığı iki mesele vardır: İşgalci yerleşimci nüfus ve toprak hırsızlığı. Yerleşimcilere dağıtılan toprak yüzünden bizim geleceğimiz çalındı.

Peki siz, silah zoruyla gasp edilmiş toprağın üzerinde “yolsuzluk” mu tartışıyorsunuz!

Hırsızlığı savunarak “yolsuzluk”la mücadele mi ediyorsunuz?

Özersay siyasi olarak ölü bir karakterdir. Ama bir fikri temsil eder: “KKTC fikrini”… Hırsızlık ideolojisini temsil eder. Çalıntı toprak üzerinde “temiz toplum” hayal eder…

Ne diyor Kudret?

Kıbrıslı Rumların mallarını gasp edenler “duygusal bağ” kurmuşlar çaldıkları mallarla!

Kurdukları “duygusal bağ” yüzünden mi milyonlarca Sterline sattılar çalıntı toprakları?

Silah zoruyla topraklarından sürülen insanların çocukluğunu, hatıralarını, hafızasını, geçmişini çalıp yağmaladınız.

Mültecilerin geçmişleriyle “duygusal bağı” yok ama hırsızın çaldığı toprakla arasında “duygusal bağı” var!

Çok duygusalsın be Kudret, bize Juju masalı anlat!

(13 Ağustos 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author