Önce gasptan sonra savaş suçundan yargılanacaksınız

Aziz Şah – Baf ve Larnaka limanlarında tutuklanan üç gaspçı “Ersin Tatar masayı terk etti”ği için tutuklanmadı…

Önce bunu bir idrak edin!

İkincisi, tutuklananlar ve tutuklanacak olanlar Türk işgal rejiminin zerre umurunda değildir.

Gaspçılar Türk işgalinin savaş suçu işlerken kullandığı birer aparattır. Onlardan binlerce var…

Cafer Gürcafer’in “Bir Kıbrıslı Türk tutuklanırsa bu savaş nedenidir” sözüne Ankara keçileri bile güler…

Bu kadar değerli olsaydı işgal rejimi için Kıbrıslı Türk müteahhitler, bir ay önce Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer işgal bölgesinde “sahte evrak”tan tutuklanmazdı…

“Kıbrıslı Türk” dediğiniz kişilerin Türkiye için hiçbir önemi olmadığını henüz idrak edemediniz…

“Kıbrıslı Türk” denilen varlık Türkiye için “kullan-at”tır. Denktaş bile çöp tenekesini boyladı da idrak edemediniz!

Kendinizi kandırmayın “bir Kıbrıslı Türkün tutuklanması savaş nedenidir” diye.

Doğma büyüme Türk vatandaşı olan, Türklüğüyle övünen, İzmir Yahudisi Simon Aykut Trikomo’da Türk Devleti adına savaş suçları işledi. Kıbrıs Cumhuriyeti tutukladı hapse koydu onu. Haber bile olmadı Türkiye’de!

Milyarlarca Sterlini olan Aykut güler yüzlü yargıç karşısında ezildi büzüldü. Dosya dosya sağlık raporu getirdiler tutuksuz yargılansın diye.

-“Suçun hacmi çok büyük, Kıbrıs’la bağı yoktur, kaçarsa gelmez” dedi güler yüzlü yargıç.

Adam asarken yüzüne gülümseyen bir yargıç bakıyor gasp davalarına. Gülümsediğinde korku sarmıştı içimi serbest kalacaklar diye…

Türk vatandaşı Simon Aykut’u Kıbrıs Cumhuriyeti cezaevine terk eden Türkiye, misal Noyanlar, Döveç, Northern Land, AKOL ya da Kıbrıs Developments’in Kıbrıslı Türk patronları tutuklansa savaş mı açacak Kıbrıs Cumhuriyeti’ne?

Baylar!

Yerken beraber mi yedik?

Suç sizindir!

“Misak-ı Milli” sınırları dışına çıkmadığınız sürece sorun yok…

Trikomo’da “yediler bizi bunun içinde” diye söylenip, gasp edilmiş mal satıp, Larnaka’dan Paris’e uçmak yok…

Paris’te kahvaltı yok artık, Van’a gidin kahvaltı yapmaya…

Roma’da akşam yemeği yok, Boğaz’a karşı yersiniz İstanbul’da….

Sizin için savaşmasını beklemeyin Türk askerinin!

20 Temmuz 1974’te sizin için mi savaştı Türkiye ki, 2024’de “Kıbrıslı Türk müteahhitler tatile çıksın” harekâtı yapacak?

Siz yalnızca toprağı yemediniz, Kıbrıslıların geçmişini ve geleceğini yediniz…

Lanetimiz üstünüzde olsun!

Suçlamayın Ersin Tatar’ı boşuna, “masadan kaçtı diye tutuklamalar olur” ya da “tutuklamalar Tatar’ı masaya döndürmek için”dir diye hayal kurmayın!

Bu “masa” takıntısı “masa”nın ne kadar pisliğinizi ve hırsızlığınızı örttüğünü gösteriyor aslında…

“Masa”nın temel insan haklarını ortadan kaldırmak gibi bir gücü mü var? Evet, 50 senedir “masa” bunun için kullanıldı, Kıbrıslıların insan haklarını gasp etmek için!

Bu yüzden Tatar masaya oturursa gasp ettiğiniz mallar sizin olacak zannediyorsunuz!

“Masa”yı toprak hırsızlığını örten bir meşrulaştırma aracı kabul ediyorsunuz. Bu da ne kadar sahtekâr olduğunuzu gösterir…

Sözkonusu olan temel insan haklarıdır: Masaya dönerek ya da gasp ettiğiniz mallara Taşınmaz Mal Komisyonu’nda 10’da 1 değerinin altında bedel ödeyerek mülkiyet gaspı ortadan kalkmaz!

Trikomo’da malı AFİK tarafından gasp edilen mülteci gitti polise şikayetçi oldu…

Ayios Amvrosios’ta malı Kayim Development Group tarafından gasp edilen mülteci gitti polise şikayetçi oldu…

Karavas’ta evi ve arazisi 3.500.000 milyon Sterline bir Kıbrıslı Türk gaspçı tarafından satılan mülteci gitti polise şikayetçi oldu…

Karavas’ta 1974’te silah zoruyla topraklarından kovulan adamın evini 3.500.000 milyon Sterline satan alçak Kıbrıslı Türk’ün tutuklanması “savaş nedeni” midir?

Başkomutan Cafer Gürcafer öyle buyurdu:

-Savaşa giriyoruz!

Savaştayız zaten. 20 Temmuz 1974’te Türkiye’nin ilan ettiği savaş durumu ortadan kalkmadı, “ateş-kes” var…

İşte tam da bu yüzden, işgal altındaki toprakta inşaa ettiğiniz her kalıcı yerleşim birimi Cenevre Konvansiyonu’na göre savaş suçudur!

Önce gasptan ve kara paradan, sonra savaş suçundan yargılanacaksınız…

(24 Ağustos 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author