Simon Aykut’un davası “insan hakları mücadelesi” mi?

Aziz Şah – Dün toprak hırsızı ve savaş suçlusu Simon Aykut’un duruşmasındaydım.

Hukukta yargılanıp mahkum olmamış bir kişiye “zanlı” denir. Ceza alınca “hükümlü” olur.

Gözünüzün önünde bir adam öldürüldüğünde cinayeti işleyene “katil” mi dersiniz, “zanlı” mı?

Toprak hırsızıdır çünkü kurucusu olduğu AFİK ve DUMİCA şirketleri 1974’te etnik temizlik ile yerli halkı kovarak gasp edilen topraklara yerleşim birimleri kuruyor.

Savaş suçlusudur çünkü Dördüncü Cenevre Konvansiyonu’na göre işgal altındaki bir bölgede kalıcı yerleşim birimi kurmak savaş suçudur.

Kıbrıs’ın kuzeyi işgal altındadır, kalıcı yerleşim birimi kurmak savaş suçudur. Bunu söylemek için Uluslararası Adalet Divanı’nın karar almasını beklememize gerek yok.

Kaldı ki Uluslararası Adalet Divanı işgal edilmiş Filistin topraklarına İsrail’in kurduğu yerleşim birimlerinin savaş suçu olduğunu ilan etti. Türkiye de işgal ettiği Kıbrıs topraklarında aynı savaş suçunu işliyor!

Dördüncü Cenevre Konvansiyonu’na dayanarak Uluslararası Adalet Divanı “İşgal bölgesine yerleşim birimi kurmak savaş suçudur” dese ne olur?

Bu uğurda mücadele eden kimse olmayınca bir anlamı yoktur!

***

Dün duruşma beklendiği gibi gitmedi. Çünkü Simon Aykut’un avukatları tutuklu yargılanmasına yeniden itiraz ettiler.

Alt Mahkeme Aykut’un tutuklu yargılanmasına karar verdi. Aykut’un avukatı İstinaf Mahkemesi’ne gitti tutuksuz yargılanma talebiyle. Mahkeme de tutuklu yargılanacak dedi.

İstinaf Mahkemesi’nin kararı son karardır. İtiraz edemezsiniz…

Dün mahkemede nasıl oldu da itiraz edildi ve itiraz görüşüldü kocaman bir soru işaretidir.

Ayios Amvrosios’ta gasp edilmiş “altın elma” bahçelerinin üzerine Kayim Development Group’un inşa ettiği konutları satan Alman emlakçı Ewa Künzel’in avukatı da tutuklu yargılamaya itiraz etmişti.

İstinaf Mahkemesi’nin tutukluluk kararı tarihidir…

Kararda şöyle demiştir Mahkeme:

-“Mevcut davada, istinaf başvurusunda bulunan kişinin karşı karşıya kaldığı suçların ciddiyetinin tespit edildiğini görüyoruz. Bu sadece cezanın miktarından değil, aynı zamanda Türk istilası ve vatanımızın büyük bir bölümünün işgalci Türk birlikleri tarafından 50 yıl süren yasadışı işgalinin bir sonucu olarak Kıbrıslı Rumların mülklerine izinsiz girilmesiyle ilgili suçların doğasından da kaynaklanmaktadır”…

***

Beklendiği gibi gitmeyen duruşmada beklenmeyen itirazlara tanık olduk dün…

Simon Aykut’un avukatı Nikoletta Charalambidou Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal altındaki bölgelerde yargı yetkisi olmadığını iddia etti.

“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal bölgesinde yargı yetkisi yoktur” iddiası işgal rejimine aittir.

Avrupa Birliği Adalet Divanı 28 Nisan 2009 tarihli Orams kararında Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemelerinin Kıbrıs Cumhuriyeti yasaları doğrultusunda Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki medeni ve ticari konularda yargılama yapma yetkisi olduğuna hükmetti. AB’nin birincil hukuku olan 10’uncu Protokolü yorumlayarak uyulması zorunlu bir karar aldı ABAD. Bu kararın alınmasının nedeni de Lapta’da Rum malının üzerine inşaat yapan İngiliz Orams çiftiydi.

Orams’lar için geçerli olan karar Simon Aykut için geçerli değil mi?

AB ülkelerinin ulusal mahkemelerinin ABAD kararını tartışma ve değiştirme yetkisi yoktur. Bu karardan dolayı İtalya Akan Kürşat’ı tutuklayıp Kıbrıs’a teslim etti. 

ABAD kararına göre, Kıbrıs Cumhuriyeti işgal altındaki topraklar üzerine karar alır. Avrupa Birliği ülkeleri de mahkemelerin aldığı bu kararı sadece icra edebilir.

Kıbrıslı mültecilere ait gasp edilmiş mallar üzerinden servet elde eden ve etmeye devam eden Simon Aykut’un avukatıysanız paranıza bakarsınız. Bunun için işgal rejiminin propagandasını bile yaparsınız…

Ama bu “insan hakları”nı savunmak değildir. Çünkü Simon Aykut o serveti Kıbrıslı mültecilerin insan haklarını gasp ederek elde etti…

Aykut’un avukatı Nikoletta Charalambidou bir “insan hakları avukatı”dır. “KISA” isimli sivil toplum örgütünün Yönetim Kurulu üyesidir. Bu örgüt Kıbrıs’taki bütün “yasa dışı nüfus”un “Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı hakkı”nı savunur!

Trikomo, Karpaz, Ayios Amvrosios, Girne, Mağusa ve Akatu’da Kıbrıslı mültecilerin topraklarını gasp ederek 9 bin 230 konut inşa eden AFİK şirketinin patronu Simon Aykut’un davası “insan hakları mücadelesi” midir?

(10 Eylül 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author