Ermenilere ve Kıbrıslı Rumlara yönelik “kara liste”ye neden ses çıkarmıyorsunuz?

Aziz Şah – 1974’te Türk ordusu tarafından evlerinden kovulan Mağusalı mülteciler ile birlikte gasp edilmiş topraklarını ziyarete geldi Paralimni Belediye Başkanı ve Derinya Belediye Başkan Yardımcısı.

O ziyaretten sonra işgal rejiminin Kıbrıslı Rumlara karşı oluşturduğu “kara liste”ye girdi bu iki siyasetçi…

Böylece Kıbrıslı Rumlara karşı hazırlanmış bir “kara liste” olduğunu öğrendik.

Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye girişini yasaklayan bir “kara liste” vardı…

Kıbrıslı Rum ve Ermenilerin ise Türkiye’nin işgali altındaki Kıbrıs topraklarına girişi yasaklandı.

Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye girişinin yasaklanması ile Ermeni ve Kıbrıslı Rumların Kıbrıs’ın kuzeyine girişinin yasaklanması aynı “vaka” değildi.

Türkiye egemen bir devlettir, kendi topraklarına kimin girip çıkacağına kendisi karar verir. IŞİD’çilere kapıları açıp Kıbrıslılara kapayabilir, kendi keyfi bilir…

Kıbrıslı Rum ve Ermenilerin Türkiye’nin işgali altındaki bölgeye girişinin yasaklanması ise tamamen farklı bir vakadır:

-Kıbrıslıların insan haklarının ve Kıbrıslıların kendi vatanlarında seyahat özgürlüklerinin gasp edilmesidir.

Kıbrıslı Rumların Türk işgali altındaki evlerine gitmelerinin yasaklanması ile Kıbrıslı Türklerin İstanbul’a gezmeye gitmelerinin yasaklanması aynı şey değildir…

1974’te silah zoruyla Mağusa’dan kovulan mültecilerle gasp edilmiş topraklara ziyarette bulunan Paralimni Belediye Başkanı ile Derinya Belediye Başkan Yardımcısının işgal bölgesine geçişinin yasaklanması toprak hırsızlarının korkusunu gösteriyor bize…

Ermeni ve Kıbrıslı Rumlara yönelik seyahat özgürlüğü yasaklamalarıyla Türkiye İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kaç maddesini ihlal etti?

Sesi soluğu çıkmadı hiçbir insan hakları örgütünün bu konuda.

Hiçbir federalist partinin, sendikanın, derneğin, inisiyatifin…

AB fonları ile “insan hakları eğitimi” düzenleniyor sürekli olarak Kıbrıs’ın işgal bölgesinde.

Kıbrıslı Rumlara yönelik “kara liste” uygulaması konusunda ise ağzını açan yok!

Paralimni Belediye Başkanı Yiorgos Nikolettos DİSİ desteklidir. Derinya Belediye Başkan Yardımcısı Nikos Lillis ise AKEL desteklidir. DİSİ ve AKEL, iki federalist parti…

İki federalist partinin seçilmiş iki belediye yöneticisinin Kıbrıs’ın işgal bölgesine geçişinin yasaklanması konusunda Kıbrıslı Türk federalistlerden tek açıklama yapılmadı 1 aydır!

Federalistlerin ne kadar sahtekâr, ikiyüzlü ve çıkarcı olduğunu yazıp durdum bugüne kadar…

İki sene önce Andreas Soutzi tutuklandığında da yaşanmıştı aynı durum.

Google’da bulabileceğiniz 5 adeta fotoğrafı çektiği için 30 gün hapis yattı, sonra da Kıbrıs’ın işgal bölgesine geçişi yasaklandı.

Andreas 1974’te Türk ordusu köyünü işgal ettiğinde 10 yaşında güneye mülteci olarak giden bir çocuktu. 48 sene sonra bir kez daha mülteci oldu. Kıbrıs’ın işgal bölgesine girişi yasaklandı…

Andreas arabölgedeki zararsız federalist eylemlerin vazgeçilmeziydi, “kebapçı” diyorlardı ona, herkesi yedirip içiriyordu. Ben tutuklandığında tanıdım Andreas’ı, çünkü hiçbir zaman o sahte eylemlere gitmedim. Hücrede tek başına ağlarken tanıdım onu. Bir düzine yazı yazdım onun için…

Nasıl ki bugün federalist AKEL ve DİSİ’nin Paralimni Belediye Başkanı ile Derinya Belediye Başkan Yardımcısının işgal bölgesine geçişi yasaklandığında federalistler sesini çıkarmıyorsa, iki sene önce de Andreas 5 adet fotoğraf yüzünden 30 gün ceza alıp işgal bölgesine geçişi yasaklandığında da ağızlarını açmadılar.

Karşılıklıdır bu sahtekârlık ve ikiyüzlülük…

CTP ve kuyruğundaki diğer federalistlerin sesi çıkmadığı gibi AKEL ve DİSİ’nin de sesi çıkmıyor.

Federalistlerin arasındaki sahtekârlık yazılı olmayan bir “iki devletlilik sözleşmesi”dir.

Kıbrıs’ta 1974’ten beridir devam eden Türk işgalinin en gerçekçi dönemine giriyoruz.

Siz işgalle ilgilenmiyor olabilirsiniz, işgal sizinle ilgileniyor.

Birbirinize sahtekârlık yapabilirsiniz, işgalciye değil!

Tufan Erhürman ile Stefanos Stefanu ne güzel anlaşırdı Tayyip Erdoğan ve Özgür Özel olmasa…

Tufan Stefano’ya, Stefano Tufan’a rol yapardı 50 sene daha geçinip giderlerdi.

Kıbrıs’ta Türk işgalinin en gerçekçi dönemine girdik. İşgalci size “iki devlet” dayatıyor:

-Ya Kıbrıs Cumhuriyeti ya Türkiye!

(29 Eylül 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author