AKEL ve CTP’nin kadife ayrılığı

Aziz Şah – AKEL ve CTP birlikte New York’a “Sosyalist Enternasyonal” toplantısına gittiler. Öncesi ve sonrasıyla bu seyahat birçok taşı yerinden oynattı…

AKEL ile CTP liderlerinin New York’ta yaptıkları konuşmalarda ortaya koydukları görüşler bile birbirine zıt!

50 senedir sahtekârlık ve ikiyüzlülükle günü geçirdiler. Tek bir ortak siyasi metin kaleme alamadılar…

Çünkü AKEL garantörlüğe karşıdır, CTP garantörlükten yanadır.

AKEL Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federalleştirilmesinden yanadır, CTP Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılmasıdan yanadır.

AKEL tek halkı, CTP iki halkı savunur.

AKEL AB ilkeleri temelinde çözüm der, CTP AB ilkelerine aykırı olarak etnik ayrımcılık talep eder.

Federalist sahtekârlar ve ikiyüzlülerin maskeli balosu bitti…

AKEL Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rantını yerken CTP işgal bölgesinin rantını yedi.

CTP çıkardı Kıbrıslı Rumların mülklerinin yağmalanması için İTEM Yasası’nı. Bir günden bir güne AKEL-CTP ilişkilerinde sorun olmadı Rum mallarının yağmasında CTP’nin rolü…

“Kıbrıs sorunu” sayesinde AB, ABD ve BM’den sağdıkları fonları da paylaşıyorlardı. Kim ister bu düzenin bozulmasını?

***

New York seyahati yarım asırlık ikiyüzlü ve sahtekâr ilişkileri ortaya serdi. Seyahatten önce CTP 5 maddelik bir yol haritası açıkladı. Bu “5 madde” yeni değil. İşadamı Özdil Nami’nin senelerdir savunduğu görüşler…

-Müzakere masası zaman ayarlı olmalı, geriye dönüş olmamalı, anlaşma olmazsa da ayrılık olmalı!

New York’tan önce CTP adına Özdil Nami’nin ve AKEL adına eski Genel Sekreter Andros Kiprianu’nun katıldığı bir toplantı yapıldı arabölgede.

Orada gazeteci Ulaş Barış Kiprianu’ya CTP’nin “5 madde”si hakkında ne düşündüğünü sordu.

AKEL-CTP ilişkileri tarihinde Kiprianu’nun verdiği açıklıkta ve samimiyette yapılmış tek bir açıklama yoktur.

CTP’nin “5 madde”si için şöyle dedi Kiprianu:

-“CTP’nin süreçle ilgili bu teklifini daha önce de duydum. Kendi adıma cevap vermem gerekirse, ben de dahil, Kıbrıs Cumhuriyeti başkanı olacak herhangi bir kişinin bu teklifi kabul etmesinin imkanı yoktur!”

CTP, 50 senedir topraklarının %37’si Türkiye’nin işgali altında olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı baskı, şantaj ve tehdit mekanizmaları talep ediyor BM’den!

Kiprianu da diyor ki, hiçbir Kıbrıslı bunu kabul etmez…

***

New York’ta CTP’nin daveti ile katıldığı toplantıda konuşma yapan Stefanos Stefanu,

-“Müzakereler şartlar ve önkoşullar olmaksızın, yeniden başlatılmalıdır” dedi.

Tufan Erhürman ise aynı toplantıda müzakereler için şart koştu:

-“Aciliyet duygusu içinde belirlenecek bir takvime bağlı ve sonuç odaklı bir metodolojinin uygulanması şarttır”…

Müzakerelerin başarısız olması durumunda,

-“Statükonunun devam etmesinin önlenmesi için gerekli olan güvencenin resmi müzakere süreci öncesinde sağlanması gerekmektedir” dedi.

New York’ta iki şart koştu CTP: “Zaman sınırlaması” ve başarısız olma durumunda “statükoya geri dönüş olmaması”…

Peki, bu nasıl olacak?

***

Özdil Nami veriyor bunun cevabını:

-“Kıbrıs’ta çözüm lazım; ya federal ya iki devletli… Herşeyi konuştuk zaten masada. Konuşulacak bir şey yok”…

Yenidüzen’in manşetten verdiği röportajında şöyle dedi Nami:

-“Rum halkı bu evliliğe tekrar hayır derse tek alternatif kadife boşanmadır. Yani Çekoslovakya modeli gibi. Kuzeyde ayrı egemen bir devletin tanınacağını Rum tarafının kabul etmesi gerekir”…

Kıbrıs’ta sorun evlilik-ayrılık-boşanma değildir. Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti’nin topraklarını gasp etti, gaspı sürdürmek için de “iki devletli çözüm”ü ortaya attı!

Ankara’nın tek stratejisi toprak gaspını sürdürmek!

Özdi Nami CTP’ye “iki devlet” suflesini verdi, Türkiye’nin toprak hırsızlığına örtü olmak için…

CTP kimin toprağında kuracakmış “ayrı devlet”i? Onu da söylesin Özdil Nami…

Silah zoruyla gasp ettiğiniz toprakta mı?

Federalistler bölücüdür, ayrılıkçıdır, taksimcidir ve toprak hırsızıdır.

Federalizm maske giymiş taksimciliktir, maskeli balo bitti…

***

Son olarak Perşembe ve Cuma günü gasp edilmiş Rum mallarını satan AB vatandaşı iki emlakçı daha tutuklandı Larnaka’da. Haberiniz olsun…

Sizi gidi toprak hırsızları sizi…

(30 Eylül 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author