Türkiye’deki insan hakları ihlalleri AB’yi bağlamaz!

Aziz Şah – AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e sordu gazeteci:

-Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Türkiye’deki insan hakları ihlallerini konuştunuz mu?

Borrell tarihi bir itirafta bulundu:

-“Görüşmemizde Türkiye’nin iç meselelerine girmedik…”

***

İnsan hakları Türkiye’nin iç meselesi mi?

İnsanlığın yüzlerce yıllık ortak mücadelesinin bir birikimi olan “insan hakları” evrenseldir.

Köleciliğe karşı mücadeleden kadınların kurtuluş mücadelesine, ırkçılığa ve apartheide karşı mücadeleden savaş suçlarına, insanlığa karşı işlenmiş suçlara ve soykırım suçlarına karşı verilen mücadeleye uzanan uzun yürüyüştür “insan hakları”…

Fransız İhtilali’nden beridir her devrimin yazdığı anayasa ile dünyaya yayılmış bir “talep etme hakkı”dır insan hakları.

Daha iyisi yazılana kadar son yazılan geçerlidir!

İnsan haklarını “talep etme hakkı”nı da çok önce mücadele edenler ayaklarınızın altına serdi.

Sizden önce yürüyenlerin ayak izlerini takip edersiniz!

Çıkmış Brüksel’de bir dalkavuk…

“Türkiye’nin jeopolitik önemi” dışında umursadığı hiçbir şey yok!

Gazeteci soruyor ona:

-Mr. Borrell, insan hakları Türkiye’de ayaklar altına alındı. Hakan Fidan’a bu konuda ne dediniz?

-“Görüşmemizde Türkiye’nin iç meselelerine girmedik”…

“İç mesele”ymiş Türkiye’de “insan hakları”…

O yüzden mi en başta Kıbrıslıların ve Kürtlerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne giden bütün yollarının önünü kestiniz Mr. Borrell?

İkiyüzlülük olur da bu kadar açık edilmez…

İnsan hakları mevzubahis olduğunda her zaman ikiyüzlüydünüz ama iyi rol yapıyordunuz…

O zaman Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni kapatın gitsin!

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri’ni yırtıp atın!

Irkçılığa, ayrımcılığa, işkenceye, soykırıma, savaş suçlarına karşı yazılmış ne kadar sözleşme varsa, yırtıp atın!

Yaşam hakkı mı gasp edilmiş, işkence mi edilmiş, ifade özgürlüğü da ne ola ki, kölelik ve zorla çalıştırma mı var, adil yargılanma hakkı mı ihlal edildi, ırkçı ve mezhepçi ayrımcı apartheid uygulamaları mı var, mülkiyet hakkı mı gasp edildi?

Ya da şöyle yazın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin altına: Türkiye dahil değil!

***

Tayyip Erdoğan,

-“AİHM kararları bizi bağlamaz” derken bir bildiği varmış…

Borrell’in dediği ile Erdoğan’ın dediği aynı yere çıkıyor!

-“AİHM kararları Türkiye’yi bağlamaz”…

– “İnsan hakları ihlalleri Türkiye’nin iç meselesidir”…

Bu lafı eden Borrell’e gazeteci sordu:

-“Türkiye’nin AB’ye üyelik süreciyle ilgili takvim konuşuldu mu?”

Daha ahmakça bir soru sorulamazdı…

-Saçmalamayın!

***

Borrell’in bu itirafının iki yönü var:

-Türkiye’nin emperyalizm için ne kadar ayrıcalıklı olduğunu anlatıp durduk bugüne kadar. Borrell bunu söylüyor “Türkiye’nin jeopolitik önemi”ni vurguladıktan sonra “insan hakları ihlalleri Türkiye’nin iç meselesidir, AB karışmaz” diyerek!

-Peki, insan hakları ihlallerine karışmadığı Türkiye ile Avrupa Birliği üyelik müzakeresi mi yürütecek?

Saçmalamayın!

***

Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği 50 senedir işgale karşı hiçbir politika geliştirmedi. Son yıllarda tüm “politikası”nı Türkiye’nin AB üyeliğine endeksledi.

Türkiye hiçbir zaman AB’ye üye olmayacak. AB’nin Türkiye’yi üye olarak kabul etmesi için tek bir nedeni yok…

Türkiye Gümrük Birliği’ne üyedir, AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı gümrük anlaşmalarına da tabidir. Gümrük Birliği ile Türkiye kontrol altındadır.

İnsan hakları ise Gümrük Birliği’ne dahil değildir!

Avrupa Birliği, Portekiz-İspanya-İtalya-Yunanistan-Bulgaristan sınırıyla bile başedemiyor.

Türkiye’yi AB’ye alıp Azerbaycan, Ermenistan, Irak, İran, Suriye ile komşu mu olacak Almanya?

Hiçbir zaman AB’ye üye olamayacak olan Türkiye’nin “AB üyelik süreci” üzerine bir “Kıbrıs sorunu” masalı anlatmayın!

AB Türkiye’ye o kadar mesafeli ki “insan hakları ihlalleri Türkiye’nin iç meselesidir” diyor.

“AB üyeliği Türkiye için stratejik bir hedeftir” diyen Hakan Fidan’a mı inandınız?

“Türkiye aday ülkedir ve öyle olmaya devam edecektir” diyen Borrell’e mi?

Evet, Türkiye sonsuza dek “AB’ye aday”dır ama hiçbir zaman üye olmayacak!

(1 Eylül 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author