Kıbrıs Cumhuriyeti Liderliğinin beynindeki kanser tümörü

Aziz Şah – Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının 64’üncü yılı kutlamasında Hristodulidis’in yaptığı konuşmayı hayretle okudum.

Ülkesinin yarısı işgal altında olan bir Cumhurbaşkanı değil de tek derdi güneş enerjisi yatırımları, sosyal devlet ve teknolojik gelişmeler olan bir Kuzey Avrupa ülkesinin lideri gibi konuşması değildi hayret ettiğim. Bunlar olması gereken şeyler…

Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlarına çağın olanaklarını sunmak zorundadır. Yurttaşlarını gelmekte olan çağa hazırlamak zorundadır…

Annelik izni 18 haftadan 22 haftaya çıkarılan annelere ne mutlu!

Tam gün eğitim veren okulların sayısının artırılmasına, zorunlu eğitim yaşının 4’e düşürmesine ve ailelere eğitim için mali yardımda bulunulmasına da hayret etmedim. Sosyal devletin yapması gerekenlerdir bunlar…

Bunlarla övünmenize gerek yok. Yaptıklarınızı değil, yapmadıklarınızı anlatın…

Bir tek oy hakkının 17 yaşa indirilmesine hayret ettim. Siyaseti “oy hakkı”na indirgeyerek siyaseti öldürdünüz Bayım!

-Tarlaya Fidias mı ekiyorsunuz oy hakkını 17’ye düşürerek?

***

Bizim gibi Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yaşayan Kıbrıslıların akıllarının ucuna gelmeyecek “Avrupai” meselelerden bahsetti Hristodulidis konuşmasının %90’ında.

Çünkü “Den Sehno” diye diye unuttu Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği ülkesinin yarısının işgal altında olduğunu…

İşgalin ne olduğunu bilmedikleri için işgali unutarak kurtulacaklarını zannediyorlar.

İşgal en çok kanser tümörüne benzer. Herşeyi yok edene kadar yayılır…

-“Siz savaşla ilgilenmiyor olabilirsiniz ama savaş sizinle ilgilenecektir” der büyük bir devrimci.

Siz işgalle ilgilenmiyor olabilirsiniz ama işgal sizinle ilgileniyor.

Duvarlara “Den Sehno” yazmakla olmuyor “unutmamak”.

Girne’yi unuttunuz, Karpaz’ı unuttunuz, Trikomo’yu unuttunuz…

Yaptıklarınızı değil, yapmadıklarınızı anlatın Mr. Hristodulidis!

Siz kanser tümörü ile ilgilenmiyor olabilirsiniz ama tümör sizinle ilgilenecektir…

Siz, Mr. Hristodulidis!

-Girne’den feragat etmeniz “Güney Kıbrıs”ın geleceğini kurtardı mı?

***

Hristodulidis’in 1 Ekim Bağımsızlık günü konuşmasında anlamadığım bir paragraf var. Anlaşılmamak için özel çaba harcamış…

Şöyle diyor Mr. Hristodulidis:

-“Kıbrıslı Türk vatandaşlarımıza hitap ederek ortak evimiz Kıbrıs Cumhuriyeti’nde birlikte yaşamak ve yaratmak için kaygı ve arzularını açıkça dinlediğimi temin ediyorum”…

Hristodulidis tören alanında olmayan “Kıbrıslı Türk vatandaşları”na hitap ediyor…

“Kıbrıslı Türk vatandaşlarım” tanımlaması Anastasiadis’in mirasıdır. Daha doğrusu, Ersin Tatar’a borçluyuz bize “Kıbrıslı Türk vatandaşlarım” diye hitap edilmesini.

İroni yapmıyorum…

Kıbrıslılar ironiden anlamadığı için dümdüz yazarım yazılarımı. O yüzden sert oluyor…

Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği gayri ihtiyari bir şekilde Kıbrıslı Türklere “vatandaşlarım” derdi eskiden beri.

Ancak Anastasiadis’in bir konuşmasında “Kıbrıslı Türk vatandaşlarım” demesine çok bozulan Tatar şöyle demişti:

-“…Kimlik sahibi Kıbrıslı Türkler Rum tarafında mı ikamet ediyor? Anastasiadis’e oy mu veriyor? Bu şekilde, bu pasaportu aldınız, bana biat ediyorsunuz demek istiyor…”

Sonra da Tatar, Anastasidis’e “Ben senin vatandaşın değilim” demişti.

İşte o günden beridir Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği “inadına” bize “Kıbrıslı Türk vatandaşlarım” diyor!

***

Hristodulidis de, Kıbrıslı Türklerin “ortak evimiz Kıbrıs Cumhuriyeti’nde birlikte yaşamak ve yaratmak için kaygı ve arzularını dinliyor”muş…

Bu cümlede ne demek istiyorsunuz Mr. Hristodulidis?

1 Ekim Bağımsızlık Günü’nde “Kıbrıs Cumhuriyeti tek çözümdür” diye pankart açmak isteyen Kıbrıslı Rum ve Türk yurttaşlara Hristodulidis’in emri ile polis saldırdı…

Eğer polisiniz saldırmasaydı Mr. Hristodulidis protokol tribününün tam karşısında sizi izliyor olacaktım. Ben de ordaydım…

Polisleriniz beni de kuşattılar. Ne yaptıklarının gerçekten farkında değillerdi!

“Kıbrıs Cumhuriyeti tek çözümdür” pankartını taşıyanlara saldırılması emrini siz vermediniz mi Mr. Hristodulidis? Polis Müdürü’nü 30 Eylül’de görevine atadınız, ilk iş olarak -ertesi gün- ifade özgürlüğüne saldırdı atadığınız Polis Müdürü…

Polis Müdürü’nün suçu yok mu? Polis Adalet Bakanlığı’na bağlı. O zaman Mr. Hristodulis, saldırı emrini Adalet Bakanı’nız mı verdi?

Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kanser tümöründen geçit töreninde sergilediğiniz tanklarla koruyamazsınız Mr. Hristodulidis. Neden biliyor musunuz?

“Kıbrıs Cumhuriyeti tek çözümdür” pankartına saldıran kanser tömürünün ta kendisidir!

(3 Ekim 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author