Mezbaha değil, hastane!

Aziz Şah – 14 Mart Tıp Bayramı’nı ve 7 Nisan Dünya Sağlık Günü’nü küresel salgında yaşadık…

12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü’nü de salgında geçireceğiz…

Siyasilerin sağlık emekçilerine ne kadar minnettar olduğuna dair nutuklar dinliyoruz. Ama sağlık emekçilerinin hayat pahalılığı ödeneğini kestiler…

Ne zaman bir kesinti yapılacak olsa ilk sağlık çalışanlarının ek mesailerinden kesmek gelir akıllarına…

Dünyanın dört bir tarafında koruyucu malzeme için grev yapıyor tabipler bugün…

Pakistan’da koruyucu malzeme için eylem yapan tabipler dövülerek yaka paça gözaltına alındı, ABD’de tabipler koruyucu malzeme olarak çöp naylonu geçiriyor gövdesine, kafalarına da poşet!

Bizde salgından önce 24 TL olan koruyucu tulum, salgından sonra 110 TL oldu…

Bayram ve gün kutluyoruz, sağlık emekçilerine alkış, hayat pahalılığından kesinti, ek mesaiden kesinti, sağlık çalışanlarının koruyucu malzemeleri de karaborsacılara emanet…

-Alkış!  

4-5 sene önce neo-liberal politikalarla Türkiye’de sağlık sistemini yerle bir eden AKP gözünü bizim bir ayağı çukurda sağlık sistemine dikti… Ayakta kaldı bugüne kadar KKTC’de sağlık sistemi tüm eksikliklerine rağmen, tüm siyasilere rağmen, tüm çürümüşlüğe rağmen, bunu tabiplerimizin örgütlü yapısına borçluyuz…

4-5 sene önce neo-liberal politikalarla Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne göz diktikleri zaman başladım yazılar yazmaya…

Sağlıkta özelleştirme, piyasalaştırma, esnek çalışma, şehir hastanesi efsanesi nedir diye yazıp durdum…

-Sağlık kamusal bir haktır, diye diye…

İşin aslı, bu 4-5 senede Türkiye’de iç savaş havasında süren siyasi ve askeri gelişmeler yüzünden fırsat bulamadılar Lefkoşa Devlet Hastanesi’ni özelleştirsinler. 4-5 senede en az 2-3 kez hastanenin özelleştirilme konusu basına yansıdı. Demeç oldu, haber oldu, sağlık bakanları Türkiye’deki şehir hastanelerini ziyarete gitti… Türkiye’ye giden bütün sağlık bakanlarının önüne özelleştirmeyi koydular! Ama o kadar fırtına koptu ki bu zaman diliminde Türkiye’nin iç siyasetinde, hastaneyi özelleştirerek değil, hastaneye yatırım yapılmasını engelleyerek hastaneyi yıkmaya karar verdiler!

Nasıl KIB-TEK’e yatırım yapılmıyorsa, hastaneye de yapılmıyor…

Hiç yatırım yapmamak da bir yıkımdır…

2010 yılında hastaneyi sel bastı, insanlar öldü…

2020 yılında hastanenin harikalar yaratan, özel sektörden “müşteri” çalan, kalp nakilleri yapan servisi yandı, insanlar öldü…

Bu zaman diliminde kamudan özel sektöre nakiller ve kamu-özel protokolleri ile özel hastanelere de büyük paralar aktarıldı. En basitinden hastaneye bir MR cihazı almak yerine özel hastaneler ile MR protokolü imzaladılar. Cihazı satın almak için ödeyecekleri parayı, dışarıdan hizmet almak için ödediler!

Savaş koşullarında kurulan Lefkoşa Devlet Hastanesi’ni özelleştirmemiş olabilirler ama hizmet alımı adı altında özel sektöre aktardıkları bütçe ile bir hastane daha kurulurdu!

Tıp Bayramı’nda, Dünya Sağlık Günü’nde, Dünya Hemşireler Günü’nde alkışlayarak olmuyor…

Kamusal sağlık bir insan hakkıdır, kamu hastanelerine yatırım yapacaksınız!

Nâzım, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda yüzünü bile görmediğin insanlar için ölebileceksin der ve yükler yükü bilim insanlarının sırtına…

Velâkin bir laboratuvarda insanlık için, kendini feda edebilmek için önce bir laboratuvara, hastaneye, çöp naylonu yerine koruma giysilerine, maskeye, eldivene ve hayat pahalılığı ile ek mesai ödeneğinin kesilmemesine ihtiyacı var tabiplerin…

Tabiplerin çalışabilmek için hastaneye ihtiyacı var, mezbahaya değil!

(8 Nisan 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author