Utanmalısınız, ırkçı polis karşısında sustuğunuz için!

Aziz Şah – Ne zaman bir vaka vuku bulsa memlekette, başlanır…

“Hepimiz suçluyuz”…

“Utanıyorum”…

Ankara’daki Genelkurmay’a bağlı KKTC polisi mültecileri vurduğunda neden utanmak zorundayız?

22 Ocak’ta gazetemiz taşlanırken, bir arkadaşımız dayanamadı ve polisi aradı…

-Afrika gazetesi taşlanıyor, siz ne yapıyorsunuz, dedi…

Polis memuru,

-Afrika gazetesi nerede, dedi karşılığında…

Bu polisin işlediği insanlık suçu için neden utanayım?

Kutlu Adalı’nın katillerini koruyan polis adına neden utanayım?

Cobunu, biber gazını yediğim, eylemlerde karşıma dikilen polis teşkilatı işini yaptığı için neden utanmak zorundayım? Neden utanmak zorundasınız?

Polis kurumunu bu kadar mı sahipleniyorsunuz? Elektrik Kurumu ile falan mı karıştırıyorsunuz polisi? Emekçi falan mı zannediyorsunuz polisi? Polis emekçi değildir, düzenin bekçisidir!

Dünyadaki bütün polis teşkilatları da ırkçıdır…

2020 Haziran’ını hiç unutmayacağım… 10-15 gün boyunca Afrika gazetesinin maymuncuğundan dolayı duyduğumuz hakaretleri, AB fonuyla proje yapan bir öğrenci derneğinin, gazetemize karşı “iğrenç ırkçı gazete” diye bildiri yayınlayıp, arkasına bütün “utanan” liberalleri toplamasını unutmayacağım…

Gazetemize hakaret ederken utanmayan, karşımıza dikilip bize “ırkçısınız” diye bağıran liberaller, mültecilere ateş açan polise “ırkçı” demedi…

Utanmalısınız evet!

Mültecilere ateş açan polis hakkında insan hakları derneklerinin yaptığı açıklama çok nazik! Demek ki bu memlekette “muhalifler”den nezaket görmek için üzerinizde üniforma olması gerek…

Varlığını Kıbrıs’taki ırkçılığı deşifre etmeye adamış Solomos Solomu ve Tasos İsak’dan Makhir İsmailov’a bu memlekette askerin-polisin öldürüldüğü ve öldürülmesine refakat ettiği kurbanları sadece ölüm yıldönümlerinde değil, her zaman yaşatan bu gazetenin karşısına dikilip “ırkçısınız” diye bağıran, siz liberaller, utanmalısınız!

Ve utanmalısınız!

Bu gazeteye ırkçı derken mültecilere kurşun yağdıran polis-sahil güvenlik teşkilatları karşısında süt dökmüş kedi olduğunuz için…

Yunan polisi mültecilere gaz attığında “faşist” dediniz…

Mültecileri Yunan sınırına, Meriç nehrine ve Ege’ye sürerek AB’den para koparmaya çalışan TC Devleti’ne karşı sessizdiniz…

Macaristan’da mülteci baba-oğula çelme takıp düşüren gazeteciye lanet okuyan da sizdiniz…

Velâkin, mesele sizin “misak-ı milli” sınırlarınız içerisinde vuku bulduğu zaman, Ankara’daki Genelkurmay’a bağlı polis ve sahil güvenliğe “ırkçı” bile diyemiyorsunuz…

Irkçıdırlar ama!

Avrupa polisi de ırkçıdır, Türk polisi de, Rum da Yunan da, Türk sahil güvenliği de, AB’nin sahil güvenlik teşkilatı FRONTEX de, Ankara’daki Genelkurmay’a bağlı KKTC sahil güvenliği de…

Hepsi ırkçıdır!

Çünkü ırkçılık kurumsaldır, kurumlarla çalışır. Kurumlar sistemi korumak için vardır, tehdit olarak algıladıkları herşeye düşmandırlar, bu yüzden hepsi mülteci düşmanıdır!

Elektrik kurumu ile polis teşkilatını birbirine karıştıranlar, sistem karşısında utanır da kalır işte böyle…

Nedense bizim memlekette sadece Meriç’teki Yunan polisine ve Lokmacı’da Rum polisine “faşist” derler…

Kavramları öyle hor kullandılar ki, bizim gazeteye “ırkçı” deyince, polis karşısında süt dökmüş kedi olmaları normal…

Irkçılık mevzubahis olduğunda, her zaman ırkçılık kurumlarla çalışır diye yazarım. Eğitim kurumlarından, dil ve tarih kurumuna, orduya, polise, sahil güvenliğe, yargıya, TC yardım heyetine, teknik heyete, Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü’ne ve dahi Kıbrıs’ta TC’nin adında “koordinasyon”, “heyet”, “komite” geçen bütün kurumları ile örülü sistem ırkçı ve sömürgecidir!

Utanmalısınız evet…

Irkçı polis teşkilatına “ırkçı” diyemediniz ama bu gazeteye ırkçı dediniz!  

(11 Temmuz 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author