Kıbrıslı mültecilerin eve dönüş hakkı

Aziz Şah – Tufan Erhürman buyurdu ki:

“40-45 yıldır bu ülkede yaşayan Türkiye kökenli insanların, Güney’e geçme hakkı olmaması hazmedebileceğimiz bir şey değil. Bu bir insan hakkı ve insanlar arasında böyle bir ayrımcılık yapmanın insan haklarına aykırı olduğunu dünyaya anlatabilmemiz gerekiyor. Bunlar bizim meselelerimiz. Bütün bunlarla ilgili dışarıda çok daha hareketli olmamız gerekiyor”…

Cenevre sözleşmesinin ihlali olarak Kıbrıs’a taşınan nüfusu savunuyor Tufan…

Kıbrıs’ın demografik yapısını değiştirmek için Kıbrıs’a taşınan nüfusu savunuyor Tufan…

Tufan savaş suçunu savunurken de bunu insan haklarının arkasına saklanarak yapıyor…

Yani etnik temizlik yapılarak evlerinden sürülen Rumların yerine taşınan nüfusun “kılıç hakkı”na “insan hakları” diyor Tufan…

Rumun insan hakkı yok, onun evini gasp edenin var.

Kanla aldık bizimdir, derler.

Evet, “kanla aldılar, bu onların insan hakkıdır” diyor Tufan…

Tufan Erhürman hukuk profesörüdür. Ama savaş suçu olarak yapılan bir eylemi insan hakları kılıfıyla savunacak kadar hukuk tanımazdır…

Tufan ne ilktir ne sondur…

TC’lilerin güneye geçebilmesini ondan önce Kudret Özersay savundu. Bazı KKTC’ci solcular da “Faşist-ırkçı Kıbrıs Cumhuriyeti Türkiyeli emekçilerin güneye geçmesine müsaade etmiyor” diye şaha kalkar zaman zaman sosyal medya çöplüğünde…

KTBK Gazileri 2014 Şubat’ında Özkan Yorgancıoğlu’nu ziyaret ederek “federal Kıbrıs vatandaşlığı” sözü aldı.

Bir savaş düşünün! Savaşta yer alan yabancı askerler, savaştan sonra düşman ülkenin vatandaşı olmak istiyor…

Mehmet Ali Talat “Uluslararası hukuk Kuran-ı Kerim değildir” demişti. Kutsal değildir, delinebilir.

Herkes hukuku delerse ne olur, gücü yeten gücü yetene…

Tufan Erhürman da diyor ki, paçavraya döndü zaten hukuk, neden savunayım?

AİHM’den kesilen cezaların da canı cehenneme! Sonsuza dek dünyadan izole gettoda yaşarız uluslararası hukukun dışında…

Yalnız Tufan Erhürman mıdır böyle? Mustafa Akıncı farklı bir yerde mi durur sanırsınız?

2015 Ekim’inde Akıncı Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının bir çözümden sonra Ada’dan gidip gitmeyeceği ile ilgili bir soruya karşılık, Kıbrıs’a yerleşmiş ve yıllarca bu topraklarda yaşayıp bir aile kurmuş insanların tartışılmaması gerektiğini” söyledi. Akıncı, “Ben bile artık, kim yerleşik kim değil bilmiyorum. KKTC vatandaşı herkes yurttaşımızdır” dedi…

1949 Cenevre Sözleşmesi’nden hiçbirinin haberi yoktur…

Bu konuda düzen siyasetinin en solundan en sağına hepsi aynı şeyi söyler…

En soldakiler yerleşiklere “göçmen emekçi” der, en sağdakiler “kanla aldık hakkımızdır” der; ortadakiler de hümanizm, insan hakları, “40 küsur yıl geçti, olan oldu” der…

Unuttukları bir gerçek var: İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı olmaz!

Kıbrıs’ta savaşta ortaya çıkan en önemli insan hakları sorunu Kıbrıslı göçmenlerin ve mültecilerin evlerine dönememesidir…

1974’ten beridir süren müzakereler de mültecilerin ve göçmenlerin doğdukları yere dönmemeleri için yapılan pazarlıktır…

Güneyde malını bırakan Türkler ve kuzeyde malını bırakan Rumlar göğe bakacak…

Ya beleşe Türk malı kiralayan Rumlar ve Rum malından sterlin milyoneri olan ganimetçi Türkler üstüne yatacak…

Bu adaletsizliği kalıcı bir hale getirmeye de “Kıbrıs’ta adil ve kalıcı çözüm” diyecekler!

(5 Ağustos 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author