Anastasia’nın gözleri ne söyler?

Aziz Şah – Anastasia’nın resmine bakıyorum…

Gözlerine…

Aklıma Cemal Süreya’nın “Aşk” şiiri geliyor…

Bir gün muhakkak karşılaşırız, karşılaştığımızda okurum ona.

“Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin” demişti Cemal.

“Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi” demişti Süreya.

Ben Türkçe okurum, o Rumca anlar…

Hisseder…

Ne demişti Şair?

Kıbrıslı olmak bir histir…

Rumca küstük Türkçe kırıldık, Türkçe okuyup Rumca da hissedebiliriz…

Müsaade var mı Şair?

Recep Tayyip Anastasiadis’in polisi tarafından darp edilen Anastasia’nın gözlerine bakıyorum…

Gözlerinden operasyon geçirdi, durumu nasıl bilmiyorum. Bugün yeniden Rumlar sokakta olacak, Anastasia’nın hesabını soracak…

Kapılar kapalı olmasa, şu Korona belası olmasa biz de yanlarında olurduk şüphesiz!

Genç bir müzisyen Anastasia, dans ederken uğradı polisin saldırısına…

Gezi’de “kırmızı elbiseli kadın”ın dans ettiği gibi dans ediyordu Kıbrıs’ta… 

Buenos Aires’te, Seattle’da, Santiago’da,  Paris’te, New York’ta, Beyrut’ta ve dahi İstanbul’da dans eden diğer kırmızı elbiseli kadınlar gibi…

İstanbul’da Recep Tayyip Erdoğan’ın polisi nasıl tazyikli su püskürtmüşseydi dans eden kadına, Lefkoşa’da da öyle saldırdı Recep Tayyip Anastasiadis’in polisi Anastasia’ya…

“Kaldırımda dans ediyordum…

Polis bana saldırdı.

Özgür bir yurttaş olduğumu düşünüyordum…

Sevgili insanlar, gerçek şu ki özgür değiliz. Halen iğrenç bir diktatörlük altında yaşayan bir Avrupa ülkesiyiz…

Kıbrıs adasının insanları…

Uyanın!”

Böyle seslendi Anastasia…

Uyanmış belli ki birileri!

Kıbrıs adasının yarısı işgal altında askeri bir rejim tarafından idare ediliyor. En üst yetkili makam “Üst Koordinasyon Kurulu” iki TC generali ve TC Büyükelçisi’nden oluşuyor.

Nasıl ki kuzeyde işgal altında yaşayanlar özgür olduklarına inandırılmış, inanmış veya inanmış gibi yapıyorsa, güneyde yaşayanlar da kuzeydeki işgalin kendilerini esir almadığına “özgür bir Avrupa ülkesinde” yaşadıklarına inandırılmış…

Uyanmış Anastasia!

Özgür değiliz demiş…

Bu dünyada özgürlük diye bir şey varsa, o da zaten sadece gerçeği söyleyenlerin ruh, vicdan ve akıllarındaki huzurdur. 

Özgürlük sadece gerçeği söylemenin huzurudur.

Anastasia’ya bakarken bir daha hatmediyorum Cemal Süreya’yı başka başka anlamlarla…

“Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git

Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.

Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin

Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık

Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı.

Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü

Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti

Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz

Sanki hiç olmamıştı

*

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu

Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı

İstanbullar

Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların

dünyaların

Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek

Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken

Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti

Çünkü iki kişiydik”…

***

Evet, sevgili Anastasia!

Gökyüzü ikiye bölünmüştü ortasından…

Çünkü Kıbrıs’taydık!

(20 Şubat 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author