Ankara’da çıkılan ihale ile Kutlu Adalı öldürüldü

Aziz Şah – Kutlu Adalı cinayeti çok karmaşık gibi görünüyor…

Her cinayet karmaşıktır. Ancak Adalı cinayetinin daha karmaşık görünmesinin nedeni “devlet erki”mizin olmamasıdır.

Bırakın askere, polise ve savcıya hesap sormayı, gözünüzün içine bakarak dalga geçerler.

Ne farkı var her sene yaşadığımız yaz yangınlarındaki çaresizliğimizin Adalı cinayetindeki çaresizlikten?

Adalı cinayetini çözemeyiz çünkü “devlet erki” yok. Ne polise ne yargıya ne askere sözümüz geçer!

Yangınlar karşısında çaresiziz, tarihle yaşıt zeytinlerimiz askerin tatbikatta attığı havanlar yüzünden yanarken çaresiziz. Çünkü askere ne “dur” diyebiliriz, ne de İtfaiye Teşkilatı’nı biz yönetiriz!

Alpay Durduran anlatıyor: Polis Genel Müdürlüğü Adalı cinayeti için meclise ifadeye çağrıldığında “Ben Türkiye’de askere bağlıyım. Sizden emir almam” diye gelmedi…

Her yangında da aynı çaresizliği yaşıyoruz: İtfaiyemiz Ankara’daki karargâha bağlıdır…

Her altyapı skandalında ve yol inşaatında da aynı çaresizliği yaşarız: “İhalelere Ankara’da çıkılır” desturu ile ihaleye dahi çıkmadan kendi müteahhitlerine dağıtır Kıbrıs’taki projeleri Ankara.

İmzalanan Protokoller ve Geçici 10. Madde ile Ecevit-Soysal’lar, Evren-Özal’lar, Demirel-Çiller’ler böyle kurdu bu düzeni!

TC-KKTC arasında imzalanan her bir karayolu protokolü bile bir başına Geçici 10. Madde’dir. Yolların egemenliği Ankara’dadır…

İki sene önce 30 Nisan 2019’da Polis Ciklos raporunu Başsavcılığa sundu…

TC-KKTC karayolları protokolü sonucunda 30 küsur senedir yap yap bitmeyen, Ankara’da birilerine rant kapısı olan Lefkoşa-Girne yolunda mühendis hatası yüzünden yağmur suyunun balçığında boğularak ölen 4 gencin cinayetinin “olay yeri” raporudur “Ciklos raporu”…

O dönem medyanın baskısı ve özellikle Kıbrıslı mühendislere saldırmamız sonucunda, Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin kendini aklama gayreti ile oluşan baskı ortamında tarihimizin belki de sonuçlandırılmış tek “meclis raporu” ortaya çıktı…

Yalnızca Kutlu Adalı cinayeti değil soruşturulamayan. 1995 Büyük Yangını’nın araştırma komitesi daha toplanır! KTHY’nin neden battığının raporu tamamlanmadı, Nalbantoğlu Hastanesi yangını için komite bile kurulmadı. Dağyolu felaketinde liseli gençlik sokağa dökülüp memleketi silkelemesine rağmen bir komite kurulamadı…

Ancak nasıl başardıysak Ciklos’ta kamuoyu baskısıyla bir rapor hazırlanmasına vesile olduk yazı yazan gazetecisiyle, medyaya konuşan mühendisi ve bağıran vatandaşıyla…

İşte, 2018 Aralık’ında yaşanan felaketin raporu 30 Nisan 2019’da Başsavcılığa sunuldu. 5 ayda hazırlanıp sunulan rapor 2 senedir Başsavcılık’ta tozlanmaktadır!

Ne farkı var bir “yol-kaza” raporunun mahkemenin gündemine gelememesinin Kutlu Adalı cinayetindeki çaresizliğimizden! Ya da asırlık zeytinler yanarken İtfaiye’nin Ankara’dan yönetilmesinden?

Sorarlar, mafyanın yasadışı kumar, uyuşturucu ve cinayetleri neden soruşturulamazmış!

Türkiyeli iki tane mühendis ile müteahhidin ve onlara “onay veren” dönemin yerli işbirlikçilerinin sadece Ciklos özelinde neden mahkemeye çıkarılması mümkün değilse o yüzden!

Ciklos’ta “ihale şartnamesi”, proje ve mühendis ortada yok!

Adalı cinayetinde “ölüm emri”, tetikçi ve silah ortada yok!

“Ankara kaynaklı projeler” hep böyledir!

Ankara’da çıkılan ihale ile “ölüm yolu” Ciklos yapıldı, projesi-mühendisi ortada yok. Nasıl sorulacak hesabı?

Ankara’da çıkılan ihale ile Kutlu Adalı öldürüldü, azmettiricisi-katili ortada yok. Nasıl sorulacak hesabı?

Ciklos’un “İhale dosyası TC Karayolları Genel Müdürlüğü’nde” diye açıklandı. Adalı cinayetinin dosyası nerede?

(10 Haziran 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author