Hepimiz Ersin Tatar mıyız şimdi?

Aziz Şah – Erdoğan’ın “beton müjdesi”nin altındaki siyasete bakmadı muhalefet…

Ankara’nın talimatını verdiği 50.000 vatandaşlık görmezden gelindi…

1974’ten itibaren taşınan nüfus ile 2021’de yeni kolonizasyon projesi olarak taşınan nüfusun farkı yok değil mi?

Fark var aslında: 1974’ten sonra taşınan nüfus sıcağı sıcağına evlerinden kovulan Rumların yerlerine yerleştirildi. 2021’de vatandaş yapılanlar ise, Kıbrıs’ın kuzeyinde hiç Rumlar yaşamamış gibi, seçim sandığında Kıbrıslı Türklere karşı emniyet supabı olarak vatandaş yapılıyor, onlara verecek Rum evi kalmadı!

“UBP tek başına iktidar olsun diye 50.000 vatandaş yapılması için Ankara’dan talimat var” denilen ses kaydı yerinde duruyor!  

AKP’nin KKTC’ye yeni anayasa yazdırdığı haberi de duymazdan gelindi…

Bunlar rejimin yeni kolonlarıdır!

Erdoğan’ın “müjde” olarak verdiği Külliye’ye bile sevinildi, “Şükür ilhak etmedi bizi” diye!

Erdoğan’ın ağzına doladığı Kıbrıs Türk Devleti, yerli ve yerleşik faşistlerin ağzına doladığı yeni anayasa-başkanlık sistemi konusu da muhalefetimizin ilgisini çekmedi. Çünkü “Şükür ilhak etmedi bizi”…

Okyanus ötesinin Kıbrıs konusunda Erdoğan’ın kulağını çektiğine inanmak istediler. Erdoğan esas “müjde”sini bu yüzden açıklayamadı ya da erteledi; mecburen Kıbrıs’ın kuzeyini ilhak etmekten vazgeçip Külliye yapmaya karar verdi, dendi…

Hepsini alt alta yazınca herşey anlaşılıyor halbuki: Yeni anayasa ile Erdoğan tipi başkanlık rejimi olan “Kıbrıs Türk Devleti”… “Külliye” dedikleri de yeni rejimin mekânıdır: Sömürge Vilayet Konağı!

Bugüne kadar Ankara’nın söz ola laf ettiğini duymadım. Önce nabız yoklar, sonra iki ileri bir geri, önce vurur sonra geri çekilir, unuttuğun zaman da başına balyozu indirir!

Siz kutuplaşmayalım, diyalogla sorunlarımızı çözelim, “Aman 50.000 yeni vatandaşa da laf etmeyelim, ırkçı oluruz ha” derken, Ankara monoloğunu sürdürüyor.  

“Kıbrıs Türk Devleti” tabiri Annan Planı’nda yazdığı için Erdoğan’ın bunu dile getirmesini hayra yoranlar var. “Anayasayı değiştirmek için devletin adını değiştiriyoruz” diyorlar. Kıbrıslı ise “Kıbrıs Türk Devleti” Annan Planı’nda da var diye teselli buluyor. Ama plan yürürlükte değil!

İnatla gerçeğe burka giydiriyorsun laik Kıbrıs Türk toplumu! Burka giydirilmiş kadınların sadece gözleri görünür. İnatla gözleriyle anlatıyor sana gerçeği, bu defa da kafanı başka tarafa çeviriyorsun…

İki gün önce Erdoğan meclis kürsüsüne çıktığında “Kıbrıs’ın kuzeyini ilhak ettim” demesinden korkanlar, bugün “Hepimiz Ersin Tatar’ız, Anastasiadis elini Tatar’ın pasaportundan çek” diyor!

Günübirlik bile değil saatlik değişiyor “siyasi analizleriniz” ve “ruh haliniz” canım kardeşlerim!

Bu adada bir tane devlet var: Kıbrıs Cumhuriyeti devleti. İsmet İnönü Türkiye’si de 1964 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’ni adanın tümünün tek temsilcisi saydı Birleşmiş Milletler’de! 1995’te Tansu Çiller Türkiye’si de o Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB’ye girmesine onay verdi. Doktor ve Denktaş liderliğinin Cumhuriyet’i terk etmesi ve Türkiye’nin o Cumhuriyeti tek temsilci sayması ile film koptu!

Tarihin dışına mı itildik?

Sorumlusu Kıbrıs Türk Liderliği ve Ankara’nın ayrılıkçı politikalarıdır.

Terk ettikleri Cumhuriyet’in pasaportundan vazgeçemiyor UBP’liler bugün. Çünkü “pasaport” bireysel haktır, TOPLUMSAL HAKLARIMIZ umurlarında değildir pasaport fetişistlerinin!

“Hepimiz Ersin Tatar’ız” diyerek coşmadan önce bir nefes alın…

(27 Temmuz 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author