Asık suratlı Ankara’nın güler yüzlü IMF Başkanı

Aziz Şah – Yıllar önce bizim gazetenin adı “Afrika” iken kapı çalar…

Kapıda “Merhaba ben yeni atanan TC Elçisi” diyen bir adam…

Ankara’nın azılı düşmanı gazeteyi ziyarete gelmiş…

TC Elçisi “Afrika”da!

Faize Özdemirciler’in o güzel deyişi ile “Afrika’da bir Kıbrıs yoktu(r) ama Kıbrıs’ta bir Afrika vardı(r).”

Yeni atanan Elçiye Şener Levent “o soru”yu sorar:

-“Size nasıl hitap edelim? Vali mi? Büyükelçi mi?”

Elçi’nin cevabı netti:

-“IMF Başkanı deyin!”

İşte o elçi Kaya Türkmen’di. Kıbrıs’ta en kısa süre “Elçilik” yapmış Türk diplomatı…

Afrika’da bir IMF Başkanı, ne kadar manidar!

Türkmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kıbrıs politikasının maske değiştirdiği dönemde Lefkoşa’daydı…

“Besleme” krizinin tam ortasında: Bir yanda Erdoğan ve amigoları toplumumuza hakaret ediyor, diğer yanda Kıbrıslı sendikalar…

Kıbrıslı gençler de dev bir pankart açtılar “Toplumsal Varoluş Mitingi”nde Ankara’ya karşı: “Geldikleri gibi gidecekler!”

Bu ortamda 6 ay dayanabildi Türkmen’in “Elçi”liği…

Kaya Türkmen bir Sömürge Vilayet Konağı’na “Büyükelçi” olarak atandı. Bunu kendisi de biliyordu ama inançları gereği KKTC’ye bağımsız bir devlet muamelesi yapmaya ve Elçi gibi davranmaya çalıştı. Ancak ondan Vali olması istendi…

Velakin Kıbrıs’a atanma şekli bile Elçi’den çok Vali gibiydi…

Yenidüzen’den Aysu Basri’ye konuşan Türkmen çok fazla anektod anlatsa da belki de Kıbrıs’taki ilk anı işin özetidir:

“TC Dışişleri Bakanlığı, KKTC’ye Büyükelçi olarak atadığı memuruna brifing vermek şöyle dursun, genel bir talimat dahi vermedi… Ne Bakan, ne Müsteşar çağırıp benimle konuşmadı… ‘Saldım çayıra’ formülüyle gönderdiler beni Lefkoşa’ya… Elime verdikleri güven mektubu bile imzasızdı. Cumhurbaşkanı Gül’e imzalatamamışlardı henüz. ‘Bununla idare et, imzalısını göndeririz’ dediler. KKTC Cumhurbaşkanına verdiğim güven mektubunda beni oraya gönderen Cumhurbaşkanının imzası yoktu. KKTC makamları anlayışlı davrandı. İmzalısı arkadan geldi”…

Peki, bu durumda “KKTC makamları”nın “anlayışsız” davranma ihtimali var mıydı?

“Güven mektubu” olmadan atandı Türkmen Kıbrıs’a. “Güven mektubu” göstermelik bile olsa “eşitler arası” olur. Efendiden köleye “güven mektubu” değil talimat gider!

Kıbrıs’ın kuzeyi Türkiye’nin kirli işler imparatorluğunun çöplüğüdür. “TC-KKTC ilişkileri” diye bir şey yoktur. Üst yönetim alt yönetime talimat verir sadece!

Türkmen’in diplomatik üslubundan ve nezaketinden dolayı meselenin politik karakterini örtmesi gayet normaldir. Ancak bizim işimiz o örtüyü kaldırmak!

Sömürgecinin iyisi-kötüsü, güler yüzlüsü-asık suratlısı olmaz. Sömürgeci sömürgecidir. Türkmen’in iyi niyeti ve itirafları, TC Devleti’nin ta 1958’den beridir Kıbrıs Türk toplumuna layık gördüğü paramiliter terör rejiminin, Bayraktarlık-Elçilik-Yönetim (BEY) idaresinin, Üst Koordinasyon Kurulu gibi askeri rejimlerin karakterini değiştirmez…

Güler yüzlü sömürge idarecileri sadece “direniş”i kırmak için kullanılır. Ancak Türkmen’in güler yüzlülüğü Ankara istediği için değil, Ankara’ya rağmendi. Ankara zaten güler yüzlüleri sevmez. Bir zamanlar “Güler yüzlü sosyalizm” modası vardı, onu da sevmemişti Ankara!

Güler yüzlü sömürgecilerin ne kadar iyi iş gördüğünü öğrenemeyen istibdad rejimi asık suratlı olacaksın dedi ona…

Cemil Çiçek’e de bu yüzden şöyle dedi:

-“Siz kötü polis olun isterseniz. Ama izninizle ben iyi polis olacağım”…

(4 Ağustos 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author